Söylenmiş herhangi bir kelimenin peşinden günlerce gittiğimi biliyorum. Kelimenin başka bir kelimeye dokunduğunu görene kadar geri dönmediğimi biliyorum. Ağzıma geri döndüğümde anlatmaya çalıştığım o çaresizlik, konuştukça büyüyen bir sözlük gibi artık. Büyümesin diye konuşmuyorum çoğu zaman. Öp beni diyorum, öldür ya da. Hatta çoğu zaman bir şişe içkiyi içmekle şişeyi kırıp bileklerimi kesmek arasında kalıyorum. Ben içe dönük bir adamım, bunu asla inkar etmem. O yüzden konuşmaktan çok yazmayı tercih ederim. Onca saçma sorun yaşarım, kimine göre önemsiz olabilir sorunlarım ya da başka birine göre de çok ağır olabilir. Karşımdakinin yaşanmışlıklarına bağlı, asla bu yüzden kimseye darılıp gücenmiyorum. Sorunlarımı önce alkol, sonra müzikle arka plana atmaya çalışan biriyimdir. Kimi zaman boş odada yankılanan sıkıntılarıma yeniden kulak veririm. Anlayacağınız ben kendimle konuşurum, kendi başımı ağrıtırım, kendime üzülürüm, kendime dert yanarım, kendi kendime yıkılırım ve sonra yine kendim ayağa kalkarım. Bu hep böyleydi. Kimi zaman yaptığınız saçma şeyler yüzünden kendimi bile üzerim ama size bir şey demem. Kırılan birilerinin başkalarını kırmaktan çok korkacağını umarım biliyorsunuzdur. Aptallığımdan değil, sadece kimsenin üzülmesini istemediğimden. Ben kendim için dost olurum kimi zaman. Ben yalınızda gülebilirim belki zorlasam, kim bilir.
Bak, bunların hepsini yapabilirim ama kendime sarılamam, anlıyor musun? Kendimi kandırdığım yalanlara inanmam için sarılmaya ihtiyacım var benim. Kafamı yaslamak için bir omuza ihtiyacım var. Hepsini yalnız yapabilirim, duvarlarla bile dost olabilirim ama duvarlar sarılmıyor anla beni.
8 Haziran 2022
05.05
Eray Durmaz
2022-06-11T19:53:53+03:00@Fehmekar belki :))
Fehmekar
2022-06-11T19:20:08+03:00ama duvarlar sarılmıyor anla beni." :)
Duvarlar sarılamıyor...
Belki, belki sarilabilseler, en çok en çok onlar sarılacak...