Hiçbir şekilde başlayamadığımızı hissettiğimiz andır. Bu andan itibaren bizde dönüşüm başlar. Benliğimiz tamamen bu çaresizlik içinden çıkmak için çırpınır ve kendimizde şaşkınlıkla gözlemlediğimiz bir güç hissederiz. Bu sıkıştırılmış bir yayda toplanan enerjiye benzer. Yayın belli bir direnci vardır ve gelen enerjiyi kendisinde biriktirir. Kısalır yani sıkışır. Ancak bunun bir limit noktası vardır. O noktadan sonra bozulur ve eski özelliklerini gösteremez. Başarısızlığın hissiyatı tam o limitimize ulaştığımız andadır ve bu an sonrasında bir anda sıçrama yaşanır. Hayat tam o noktaya kadar sıkıştırır bizi sanki ve değişim başlar. İçimizde biriken enerji bir anda boşalır ve bir oku fırlatan yay gibi hareket ortaya çıkar. Bu her birimizin içinde işleyen düzenektir. Bizler buna odaklandıkça şunu fark etmeye başlayacağız hayatın üstümüzde oluşturduğu her yükleme ile biraz daha farklılaşıyoruz. Daha durgun daha da isteklerinden uzaklaşmış ve sanki üstündeki yükleri atmış gibi. Hayat bize her yaklaşımında bakış açımızı değiştirmek ve asıl önemli olanı göstermek için çaba harcıyor sanki. Peki ne istiyor hayat bizden? Kendisi gibi olmamızı mı?