Evet bayım, bu asırda yaşamadığım doğrudur. İyi ki de yaşamıyorum. Boş kelimelerin asrı bu. Ben sessiz diller diyarında yaşayan bir sağırım. Sizin asrınızda sevgi, hüzün, his, duygu gibi çığlıklarca sessizliğin oluşturduğu kaos ortamı yok. Siz beni anlamazsınız. Ama ben sizi anlarım. İnsan aslında dilsiz bir varlıktır. Acının dili yoktur, sevgiyi anlatabilecek kelime bulunmaz, ruhu mantığa oturtabilecek bir kavram olamaz. İnsanı insan yapan nedir? İnsan neyden yaratılmıştır? Çamurdan. Çamurun dili sessizliğin dilidir. Ruhu kavramanın dili yalnız kalmaktır. Acının dili yüzün gülerken içinin çığlıklarca susmasıdır. Sevginin dili nedir bilir misin? Sevginin dili; ruhun, acının, hüznün içinde kaldığın, o senin için pek önemi olmayan ama çok sonraları dönüp geriye baktığında içinde oluşan tuhaf burukluğun verdiği sessiz bir yakarışın dilidir. Bir de bana deli dersin. Asıl deli, deli olmadığını iddia edendir. Dedim ya bayım, ben bu asrın insanı değilim. Ben bu asrın konuştuğu on binlerce dili bilmem. Ben sessiz diller diyarının, sağır bir mahlukatının, konuşmaların ne kadar kifayetsiz saçmalıklar olduğunu bilen bir dilin insanıyım. Bundandır bu sağırlığım, bu susmalarım. Sen zannedersin ki bir sen konuşursun, bir sen düşünürsün, bir sen yaşarsın. Sen yaşamıyorsun bayım, hiç yaşamadın. Bir tek şeyi yaşadın ama sen. Hiç olmayı sonuna kadar yaşadın.

Vesselam...