bir kabusun içerisindeyim.

bu gerçek değil diyerek kendimi avutmak ve uyanmak istiyorken kabusumdaki katil aksini ispat etmek istermiş gibi soğuk bir silahı elime tutuşturuyor. ellerim silahtan daha soğuk olurken tek hissettiğim üşüdüğüm oluyor. ve o an ellerimden daha soğuk bir ses geliyor 'şimdi kimi öldüreceksin?'

zihnimde bu kelimelerin yankılanması geçmeden ailem gözlerimin önüne diziliyor. ellerim artık soğuktan titremiyor, korkuyorum ve korkmam güzel bir şeymiş gibi katili mutlu ediyor. onun kahkahalarıyla ellerim benden bağımsız hareket ediyor ve silahın ucu babamın göğsüne geliyor. o an tek istediğim babamın ellerimi tutup ısıtmasıyken o bana kötü biriymişim gibi bakıyor ve o an aksini hissedemiyorum. ben daha tetiği çekmeden silah kendiliğinden ateş ediyor. namlunun ucunda ki babam ama kanayan ben oluyorum.

annem o an kanamama değil de üşümeme takılmış gibi bir ceket getiriyor. acı çektiğimi anlaması için gözlerine bakıyorum, bana gülümsüyor. acılarımı görsün ve sarıp sarmalasın istiyorum ama o ceketi kanayan yere basmak yerine ellerimi tutup beni sevdiğini söylüyor. silah bir kere daha ateş ediyor ve kanayan ruhum oluyor.

o an beni tek kurtarabilecek ablammış gibi geliyor, silahı elimden bırakamadan ona doğru koşuyorum. elimde ki silahı umursamadan bana sıkıca sarılıyor. silah aramızda sıkışıveriyor o an anlıyorum ki o vurulsa ölen ben olacağım. silah ateş etmiyor.

erkek kardeşim ablamın arkasından bana bakıyor. gözlerinde ki merhamet tüm dünyaya yetecekmiş gibi geliyor, onun beni anlayacağını hissediyorum. ona gülümseyeceğim sırada bu katilin hoşuna gitmiyor ve silahın ateş edeceğini anlıyorum. daha tetik çekilmeden namlunun ucunu onun sırtına yaslıyorum. gülümseyişi duruyor, o an ilk defa yüzünü bana dönüyor. simasının her gün gördüğüm yüz olduğunu fark ediyorum.

silah ateş ediyor, üçüncü mermiyi sırtımda hissediyorum ve aynaya her baktığımda hatırlayacağım bir kabusla uyanıyorum.