Bazı geceler güneşlidir.

Hani kızgın kumların üzerinde yatarken gözlerin kapalı; güneş de teninden içeri girer, göz kapaklarının altında sıcacık hissedersin göz bebeklerini, elmacık kemiklerini... Dudaklarına rüzgarla konan kum taneleri de sıcaktır. İşte öyle...


Bazı geceler güneşlidir.

Binbir gece masalları muhtemel ki böyle gecelerde yazılmış ve belki on bin geceye eş değer hisler uyandırmıştır. Tüm yıldızlar, ay, güneşe dönüşür, hepsi bir olur; gözlerine bakar, hipnoz olursun. Kirpiklerin bir araya gelemez; tüm ışığı içine almak, hapsetmek istersin. Yanar ışıktan, yaşarır gözlerin ama kapatamazsın. İçersin ışığı gözlerinle, uykuya gerek kalmaz canlanman için. Yaşamın tüm gücü damarlarındadır. Işıkla birlikte altın suyuna dönüşür damarlarındaki kan, akar. İşte öyle...


Bazı geceler güneşlidir.

Ne rüzgar ürpertir ve yağmur ıslatır ne fırtına titretir. Her yer güneştir, kaplamıştır arşı ve yeri. Başka bir yön yoktur bakacak ondan başka. Nereye döndürsen başını oradadır. Sıcacık... Böyle bir ışığa dayanabilir misin? Bir ömür bu ışıkla yaşayabilir misin? Böyle sorular gelse de zihne, bir anda yanıp kül olur. Güneş sıcaktır, yakıcıdır ama en çok bu gece güneşi yakar adamı. Yanarsın. Yanarsın da gülersin, böyle ışık görülmemiştir, bilirsin. İşte öyle...


Bazı geceler güneşlidir.

Işıkla gelen hazzı hiçbir şey veremez. O ışık bir kez girdi mi içine hücrelerinden; ruhu bulamaması, sonra onu alıp kendine dönüştürmemesi imkânsızdır. Gece güneşinin ışığı seni bir kere buldu mu artık ömür boyu bir kez bile karanlıkta kalmazsın. Bu şansların en büyüğüdür deneyimleyebilene.

Bazı geceler güneşlidir işte böyle...