"Üslubun yanlışlığına tahammül edemiyordum, içinde bulunduğum dünyaya ayak uydurmanın tek yolu tahammül etmekti oysa.

Çıldırmış gibiydim, baktığım yerde olmasını istediklerimi görüyor,

kendimle konuşuyordum.

Aynadaki yansımanın bile yalan söyleyebildiği bir dünyada,

tek başınalık hastası olmaktan başka bir yol bulamıyordum.

Elimi tutanlar olmuyor değildi, fakat bunlar korkak insanlardı.

Bilirsiniz, korkaklarla yola çıkmanın ağır bedelleri vardı.

Bedeller için fazla zayıftım.

Kimsenin elimi tutmasına ihtiyaç duymamayı öğrendim.

Her zaman kendimleydim, her yerde kendimle yaşayabilirdim, geceleri kimseye tek kelime etmeden sokakları gezebilir, aç karnına sigara içebilirdim.

Ne olacaktı? Kedim, ellerini beline koyup, beni azarlayacak mıydı?

Hayır.

Mamasını verdikten sonra ortalıkta bile görünmezdi.

Nihayetinde bizimkisi çıkar ilişkisiydi.

Ben onu sırf dış görünüşü için sevmiştim,

o da ona yaşamı kolaylaştırdığım için beni sever gibi yapmıştı.

Ben kendisinden başka bir şeyi olmayan biri olmak için doğmuştum.

Bazıları her şeye sahipti ama yaşamları boyunca kendilerine asla sahip olamadılar.

Orta yolu yoktu.

Hepimiz kaderimizin bizi savurduğu yerlerde birbirimizle hiç göz göze gelmeden yaşamaya çalışıyorduk.

Artık ne kadar başarılı olduğumuzu postmodern dünyanın her yerinde görebilirsiniz.

Başardığımız her şey bizi biraz daha mutsuz etse de, asla yetmiyordu.

Darmadağın olmak, atomlarımıza ayrılmaktı niyetimiz.

Bir bütün halinde bunu destekleriz, sadece bazılarımız farkındadır işte.."