Before Serisi 3 filmden oluşuyor. Üç ayrı mekan, üç ayrı zaman; iki insan ve ortak bir hayat.

Tesadüfi bir şekilde tanışma hikayeleri trende başlıyor. Bu klişe o kadar doğal ve tatlı bir biçimde izleyiciye aktarılıyor ki; yüzde hafif bir tebessüm bıraktırıyor ve olayı adeta içselleştiriyoruz. Ethan Hawke'nin oyunculuğu ve yeteneği, Julia Delpy'nin duru güzelliği ve masumiyeti -keza onun da yeteneği asla yadsınamaz- filme daha bir anlam katıyor. 3 film de o kadar güzel zamana yedirilmiş ki aralarında 9 yıl olan bu filmler kesinlikle insanı daha da sarıyor. Tabi istem dışı hayal de kurduruyor. Yani acaba bu iki film karakteri gerçek hayatta yaşıyor olsaydı şu an neler yapıyor olurdu gibi.
Kadın erkek ilişkilerine değinmeleri, klişeleşmeden seyirciye romantizmi aktarmaları ile benim için başucu kitabı niteliğinde kurtarıcı bir film serisidir kendileri. Açıp açıp izlediğim ve her izlediğimde de ben de farklı duygular uyandıran...

Bu üç film aslında ilişkilerden ne gibi şeyler beklediğimizi düşündürürken bir yandan da farklı farklı şehirlerin atmosferi ve dokusu ile de bizi bambaşka bir dünyaya sürüklüyor.