Geçen gün, eski öğrencilerimden birinin sosyal medyada paylaştığı bir fotoğrafı gördüm ve "ne güzel olmuşsun gıı" dedim. O ise hemen şu yanıtı verdi: Yaa
Hani bazen, bazı sözleri, kim söylediyse onun sesiyle okuruz. Sanki metni okurken, içimizde kurulu bir düzenek onun sesini yankılamaya başlar... İşte bu yaa'yı da o şekilde okudum ben. Çiçeği burnunda üniversiteli kızımız iki yıl önce mezun olmuştu ve o lirik, mezo soprano sesi hâlâ kulaklarımdaydı. O sesle birkaç defa daha okudum: yaa! Yüksek başlayıp, sona doğru hafifleyen ve galiba içinde beş tane a barındıran bir yaa'ydı bu. Derin, sıcacık..
Bu kısacık söz, nasıl da güzel anlatıyordu hissedilen duyguyu. "Güzel olduğum söylenince utanıyorum ama birilerinden bunu duymak da gururumu okşuyor. Bunu sizden duymuş olmak ise bir garip ama güzel de bir his..." İşte galiba bu duygular gizliydi yaa'nın tınılarının içinde.
Bu düşünceler aklıma gelince birden kendime şunu sordum; "peki ya bir başkası sana bir iltifatta bulunsa sen ne yapardın?" Biraz düşününce şunları yapacağımı fark ettim: her şeyden önce iltifata inanmazdım. Sadece bende mi var bu his bilmiyorum ama kendimin absürt yanlarını da bildiğim için hiç de iltifatta bulunulacak biriymişim gibi düşünmem kendimi. Daha da ısrar edilirse sanırım, hiç de övülecek biri olmadığımı anlatmaya başlardım. Yüzlerce cümle kurar, mantıklı izahatlar yapar ve nasıl da alelade biri olduğuma bir şekilde ikna ederdim karşımdakini... Peki neden böyle yapardım? Yani hiç mi övülecek bir yanım yoktur benim? Değil elbette. Esas mevzu benim, mantığın sınırlarının dışına çıkamıyor, duygularını göstermekten korkuyor oluşum.
Biri bana "çok şık olmuşsunuz" dese mesela "hadi canım, bırak. Şık olmak kim ben kimim" derim ve cidden, şık olmadığıma ikna ederim karşımdakini. Yani ikna olmasa da sözlerimden ve mantıklı izahatlarımdan öyle bir yorulur ki "tamam kardeşim, haklısın. Şık falan değilsin. Bunu ben uyduruyorum" demek zorunda kalır. Hele ki biri "yakışıklı olmuşsunuz" derse.... Vallahi doğduğuna pişman ederim. "La ben kel kafalı ve iki kilo bıyıklı bir adamım. Dünyada bu niteliklere sahip olup da yakışıklı olan bir allahın kulu var mı" diye başlar ve dövmekten beter ederim adamı.
Elbette şık ya da yakışıklı biri değilim (bak hâlâ) ama yine de, böyle bir söz söylendiğinde "yaaaa" diyebilmeyi isterdim sanırım. Zira bu yaşına kadar beğenilmekten korkarak yaşamak ve etrafına mantıktan bir zırh örmek çok zahmetli ve varoluşumu da aşındıran bir iş.
17 Mart 2023
Gültepe
umutulas
2023-04-06T16:47:31+03:00Mai Nixie arkadaş, beğeniniz için teşekkür ederim.
Eren Aslan arkadaş, mesajınız gözümden kaçmış; kusuruma bakmayın. Size de çok teşekkür ederim. Var olun.
Mai Nixie
2023-04-06T16:07:02+03:00👏👏👏👏
umutulas
2023-03-17T10:47:32+03:00Değerli arkadaşlar, yorumlarınız ve beğenileriniz için çok teşekkür ederim. Yazdıklarınızı okuyunca şunu fark ediyorum ki esasen beğenimizi göstermekten de korkuyoruz ve bu sebeple beğenildiğimizi duymak, bize gerçek ve samimi gelmiyor. Çevremizdekiler, eleştirileriyle bizi yere doğru bastırınca kendilerini yükselmiş gibi hissediyorlar. Oysa basitçe, "ne de güzelsin, nasıl da akıllısın" diyebilseler, kendilerindeki güzellikler de o derece fark edilir olacak.
SOLMAZ EVCİMEN
2023-03-17T09:47:46+03:00çokk iyiii
Hakan Sen
2023-03-17T09:30:33+03:00Kendimize dürüst olmak, kendimizi köşeye sıkıştırarak cevap bulmak ne zor! Bir okadar da kendimize ulaşmanın tek yolu!
Yazınızı okuyunca şu da geldi aklıma: "Biz büyüdük ve kirlendi dünya"
boketto
2023-03-17T09:24:32+03:00Bunun sebebi fazla eleştirel bir toplumda yaşıyor oluşumuz, maalesef.
Alışık değiliz övgü kabul etmeye.
Özgüven kırmak ata yadigarı bizde.Bu çabayı sevgi vermek ve insanları motive etmek uğrunda da kullanmış olsalardı eminim şu an toplumumuz kendine karşı daha adaletli olurdu.
Düşüncelerinize ve emeklerinize sağlık.
Mısra Ergök
2023-03-17T05:33:37+03:00İçten bir yazıydı. Kızın o “yaa” sesini ben de duyarak okudum. O yaşlarda biri bana ettiğinde ben de ciddiye almaz, gülümsemekle yetinirdim. Teşekkür ederim demekti bu gülümseme. Genel olarak çok utanırım iltifat duymaktan ve nedense ne gerek var diye düşünürüm. Aslında hepimizin ihtiyacı var bazen bunları duymaya. Ama sözdesini değil, sahicisini!