Yüreğim... 

Bir tabur askerin yürüyüşü gibi

Geçiyor üzerinden gecenin

Karışıyor yağmur kokusuna,

Sensiz uyanma korkusu! 

Sessiz, kırgın, hilafsız… 

Evsiz insanlarıyla sokaklar... 

Cilalı taşlarıyla caddeler…

Koca şehir yorganımın altında…

Yine de boş ve soğuk nemli yatağım…

Düşünmek anlamsız 

Tutar mıydı senin yerini

Baca baca tüten sıcaklık

Kapıdan şimdi gireceksin ümidi de olmasa

Büsbütün donacaktı kucaklarım

Vuruyor gongu saatin

Şarapnel parçaları gibi insafsız

Gece gece üstüne biniyor sanki

Neden gün bu kadar sabahsız

Çalıyor radyoda inadına hüzzam

Masamın üstündeki soluk resmin

Elbisen koltukta gittiğinden beri

Ağzımda bir nakarat öyle cansız

Üç gündür bitmeyen ekmek

Yanında küflü lor peyniri

Okuyacak kitap da kalmadı

Dokunacak bir nesne de! 

Yahu ne kadar da ahlaksız... 

Boğazına kadar batmış, 

Ayaklarına kadar buz kesmiş, 

En yüksek bedelden yalnızlığım... 

Ucuzundan dost bile imkansız

Biter gece başlar sabah…

Biter mevsimler, biter ömür…

Geçtim teninde bir ben olmayı

Düşümde bir kez daha görmeyi... 

İstemek çok mu yararsız…


01.02.2019