Belirsizlikler içinde kaybolmuşum, yolumu bulamıyorum. Yollarım o kadar dar ve karmaşık ki bazen kendimi bile unutuyorum. Bu belirsizlik hem aklımı hem de kalbimi savaşa tutuştuyor. Aklım başka konuşuyor benimle, kalbim başka. İkisi arasından birini bile seçemiyorken bu belirsiz olan şeylerden kurtulamayacağım galiba. Bir sarmaşık gibi içine çekip elimi kolumu bağlıyor. Hareketlerimin bunun bir sonucu olarak dengesizleşmeye başlıyor olması da cabası.


Nasıl düşünmem gerektiğini bilemezken içinde bulunduğum durumdan nasıl çıkabilirim diye çözüm aramaya çalışıyorum. Elimin boş dönüyor olması ve kendi etrafımda döngü halinde saatlerce düşüncelerden dolayı kıvrandığımı fark ediyorum. Tam olarak netleşen bir şey yok. Olsa ona tutunup kendimi çekeceğim bu bataklıktan.


Hayatın bazı dönemleri bu ruh hâlimiz nedeniyle hem ruhumuzu hem bedenimizi çok fazla etkiliyor. Çevremizle olan ilişkilerimiz, sarf ettiğimiz cümleler, düşünce tarzımı bile değiştiriyor. Biz bunu sonradan fark ediyoruz, kötü olan da bu zaten. Her şey olup bitiyor; bir bakmışız ki olaylar birbirinden kopuk kopuk ortalarda kalmış. Düzeltebilecek güç de yok, çaba göstersen bundan sonra ne kadarı fayda gösterecek emin değilsin. Belirsiz olan her şey insanı kemirir. Duygularımızı ve hislerimizi köreltir. Belirsizliği ortadan kaldıracak olan da biziz, ortaya çıkaran da biziz.