Eskiden kurduğum hayallerin yeniden canlanmasına anlam veremiyordum. Hayallerimin değişmeyeni vardı ama onun dışında sürekli farklı hayaller gelişirdi. Buna rağmen yıllar önce kurduğum bir hayal tekrar canlandı kafamda. Ruhuma işledi daha sonra ve bir sıkışma oldu vücudumda.


Müzik olmadan uyuduğum nadir geceler vardır. Onlardan birisiydi bu gece de. Nefesimin, yağmurun ve her defasında içimi ürperten göğün sesinden başka ses de yoktu. Arkada bir şarkı çalmasa da çalıyor gibiydi. Şarkının ne olduğunu anlamakta güçlük çekiyordum. Bu şarkıyı bulmak istiyordum. Uyumakta zorlandığım bu gecede beni uyutacak ve yeni hayaller kurmama yardımcı olacak şarkının kafamda çalmaya çalışan şarkı olduğunu düşünmeye başlamıştım. Farklı bir şey düşünsem de o eski hayal aklımdan bir türlü çıkmıyordu.


İnatlaşmaya başladım kendimle. Hayali atamasam da o şarkıyı bulmam gerekiyordu. Kalktım yataktan ve kapıya doğru yöneldim. Her kapı kapalı mı olacak bana diye üzüldüm. Kapıyı kapatanın ben olduğum aklıma geldi ve sinirlendim. Sigara içmek için çıkmak istediğimi ancak sigaramı bile almadığımı fark ettiğimde ise utandım. İyi olmayan her duyguyu yaşayacağım sanırım dediğimde ise bunları yaşamayı sevdiğimi hatırladım. Unutmadığını bile bile unutmuş gibi yaptığın şeyleri hatırlamak dışında gerçekten unuttuklarını hatırlamak iyidir. Şarkıyı hatırlamıyordum hâlâ ama unuttum diye kendimi kandırdığım hayali dans ediyordu karşımda.


Ne yapacağımı bilmeden çıktım balkona. Yine sigaramı almadığım aklıma geldi ve evimin tüm duvarlarına küfürler ederek sigaramı almaya döndüm. Kapıları yine kapattığımı görünce daha da çok sinirlendim. Önce evdeki kapılarımı açık bırakarak başlamalıyım diye düşünmüştüm çok önceden. Uygulama aşamasında yine becerememiştim ama balkona çıkarken oraları açık bırakacağım aklıma gelmeliydi. Kendimden tiksinmeye başladım. Sigaramı alarak balkona çıktım.


Elimdeki paketin de boş olduğunu gördüğümde bir şeyleri unutmamın ileri bir seviyeye geldiğini fark ettim. Hayali unutamamış olmam beni daha da zor bir duruma sokuyordu. Yağmurun sesi daha net geliyordu. Meşhur kavurucu yaz sıcaklarının üzerine gelen bu serinleme çok iyi olmuştu. Sonbahar ayındaydık bunu bile yeni fark ediyordum. Telefonumu cebimden çıkararak hangi ayda ve günde olduğumuza bakmak istedim. Telefonun ekranı açıldığı an karşıma çıkan saat ve tarihi gördüğümde bugünün derdini anladım. Saat 00.00 olmaya yakındı ve şarkı kulağımda “ Mutlu yıllar…” diyerek çalmaya başladı.


Beni üzen şey hayallerimden uzak yaşamaktı. Hayallerimin beni zorlayarak yine karşıma çıkmasına üzülmemiş hatta şaşırmamıştım. İnatla odama dönerken tüm kapıları açık bıraktığımı fark ettim. Sigaramı ve çakmağımı aldım. Kendime kızmıyordum. Kulağımdaki şarkının sesi yükseliyordu. Bu şarkıyı 24 saatliğine sahiplenmiştim. Söz bana ait, müzik ise yağmura aitti. Sözler gözlerimin önüne perde gibi inerken müziğin tınıları, elimde mikrofon gibi tuttuğum sigaranın da etkisiyle zihnimi onunla uyuşturuyordu. Hep onu beklediğim gökyüzüne doğru sigaramla “Mutlu yıllar…” demeye başladım. Hatırlamakla kalmadan adeta yaşamaya başlamıştım. Yağmur onun için yağıyordu ve gece onun için güzel olmuştu. Şimşekler o göz kırptıkça etrafı aydınlatıyordu. Olsun veya olmasın; hayaliyle de gerçeğiyle de iyi ki doğmuştu.