Sen şimdi uyuyorsun bilmediğim diyarlarda. Bense radyoda bizim şarkımızın çıkacağı umuduyla geceyle dost olmuşum, oturmuş bekliyorum. Zaten şimdilerde en yakın dostum gece oldu. Beraber sabaha kadar radyo dinliyor, her saat başı bir sigara yakıp yıldızları seyrediyoruz. Olur ya belki bir yıldız kayar da sana son bir kez sarılabilmeyi dilerim diye bekliyorum her gece. Gökyüzünde yıldız olmadığı günler geceye küsüyorum. Yorganı kafama çekip uyuyorum. Sonra rüyamda seni yine giderken görüp uyanıyorum. Bu defa da uykuya küsüyorum. Sonra geceyle barışıp karşılıklı sigara içiyoruz. Ben yanlışlıkla ciğerlerime çekiyorum dumanını, sonra öksürük krizine giriyorum. Gece benle dalga geçiyor, utanıp kızarıyorum. En son sen elimi tuttuğunda kızarmıştı yanaklarım. Anılara dalıyorum. Sonra şarkı dinliyoruz. Her şarkı seni hatırlatıyor bana. Bu defa da şarkılara küsüp radyoyu kapatıyorum.


Çocuk gibiyim işte bugünlerde. Ona buna küsüyorum. Sonra kendi kendime barışıyorum. Belki barışmaktan başka çarem de yoktur. Çare demişken benim tek çaremdim sen. Senden başka kimsem yoktu. Sen de gittin herkes gibi. Sonra yalnızlığım sahip çıktı bana. O da olmasa delirirdim belki. Sahi ben neden delirmedim hâlâ? Delirseydim sensizliğe daha kolay alışırdım belki. Ama ne kadar denediysem olmadı işte. Ne delirmeyi başarabildim ne de seni unutmayı.


Her neyse sabah olmak üzere, gidip bir sigara daha yakayım. Geceyle vedalaşmadan önce biraz dertleşsem iyi olacak.


Ben sana, o gündüze aşık. Bir umut kavuşacağımız günü bekliyoruz ikimiz de.

Ben gece, sen gündüz; bir umut, belki bir gün kavuşuruz...