Ben prensesleri sevmiyorum, hele ki kendini prenses zannedenlerden hiç hazzetmem, her şeyde başarılı olanları da kıskanırım ben 11, uyumak için uzandığımda onların hayatı ve benim hayatım hep gözümün önünde canlanır, onların babalarının okşadığı saçı düşünürüm sıkı sıkıya bağlayıp uyuduğum saçlarımla, annelerinin ördüğü, babalarının sevdiği saçları... gözlerimden yaşlar süzülür babamla olan ilişkim aklıma gelince, hele annemi anımsasam 11, cennet ayaklarının altında amenna lakin insanoğlu bu ya, arada bir şımartılmak istiyor, annem sevmedi diyorum bazen, annesinin sevmediği kızı kim sever, babası sevmemiş bu kızı, babası okşamamış saçını, herhalde diyorum sonra, bu kız sevilmeye layık değil, belki sevildiği zaman bir ateş gibi yanar. Bir ateş gibi yanmayı tercih ediyorum 11, kimisini görüyorum, nazlı mı nazlı, narin mi narin, bebek gibi bakmış anası, bir nimet saymış babası, kucaklamış yanlışı ile doğrusu ile, hayalleri ve hayatı ile, düşünceleri ve istekleri ile, evladım demiş, sarmış sarmalamış, hasta olduğunda bir tas çorba yapmış, sırtını örtmüş, ben şanslıyım bu konuda, hasta adamın fedakarlığa ve sevgiye takati de kalmıyor, çorbayı da içemiyor zaten, hem ben kışları hasta olmam, yazın olurum hasta, üstümü örtmeye de hacet kalmaz zannımca.