ama sevgilim, ben seni her boyutta seveceğim.


kaşlarının kavisinden öpeceğim seni, kirpiklerini çenemle okşayacağım. kızarmış gözlerini parmak uçlarımla soğutacağım. gözyaşlarını ellerimle yakalayacağım. ben senin güzelliğini yeni açan nergislerde ve cüzzamlı kadınlarda bulacağım. gözlerin için tüm dünyayı arşınlayacağım. ben senin yanında olacağım. kendimden vazgeçeceğim belki de. ben seni bekleyeceğim. adındaki v harfini üst dudağında taşıyor olmana hayret edeceğim.


nişabur'da hayyam'la yâd edeceğim seni, senin için zamanda gezeceğim. senin olacak olan seni bulur demişler, durdum, bekliyorum; ölümün bitip denizlerin başladığı yerde bul beni. ben beyrut'ta gezerken de seni arıyorum. en büyük ağaç bir tohumun içinde gizliydi ve en büyük aşk bizim içimizde dinlenirdi.


yanıma geldiğinde ölürsün sanmıştım, denizimde boğulursun sanmıştım. ölmedin, denizimden içtin de dirildin. yanında harlandım da kor olana kadar kavruldum. senin olmak adına her bir zehri yuttum. 


ama ben seninle ormanın derinliklerine koşacağım, vahşetin tam kalbinde var olacağım. yerlilerle birlikte savaşacağım, hepsinin önünde ben gideceğim, o amerikan misyonerinin kalbini ben çıkaracağım. savaş boyalarını sürüneceğim, taşı taşla keseceğim, kuru dallardan en ölümcül okları yapacağım sana. senin altında, sana tapanların arasında, senin için yaşayacağım, ben senin için var olacağım. 


ve ben, sevgilim, gerekirse, senin için seni öldüreceğim. 


ve ben, sevgilim, aklımdaki seni öldürme diye seni öldüreceğim. 


parmaklarımı kassala'da barbarlar, elimi ise mekke'de müşrikler kesti. boynuma ip dolandığında brahmandaydım. ışığına güveydim. ben senin peşindeydim. 


tamışvar'da çingeneler falıma baktı. rengarenk kartlar önüme açıldı, eciş bücüş kaplardan sular saçıldı. bana ömür biçtiler, günümün güneşi. dediler ki, beşinci şafağı görmeden ölecekmişim; ben seni gördüğüm gün ölürüm, peşinde her gün yürürüm. 


sen ve ben, her bir kuralı alt edebiliriz; çıplak ayak ateşlerde yürüyebilir, yaşlı doğabilir ve birbirimizi sevmeye devam edebiliriz. zaaflarını terk et sevgilim, ardında bırak, seni sen eden tek şey olmaya talibim ben. 


tanrı katından havadisler geldi, sevgilim. kanatları kocaman, gövdesi küçücük bir kuş getirdi ve bana dedi ki, ölecekmişim. senin için, senin yüzünden ya da senin uğrunda. ben ölecekmişim, sevgilim. ama içinde senin olduğun bir ölüm, olsa olsa doğum olabilir. 


omzundaki doğum lekesini cenne'de, toprak cami'de gördüm. yedi yüzyıl önceden doğumun müjdelenmiş, tanrının evinde; tanrı kendi müjdelemiş. bu dünya yedi yüzyıldır sana hazırlanmış, senin için dönmüş, senin için sönmüş, senin için ölmüş.


benim aşkım senin omuzlarında bir yük; kontrol edilemez bir güç, heyelanın. 

sadece yanıma gelmen gerek; setleri aşman, engelleri geçmen gerek. beşeri ya da doğal, sadece beni yanına al.


öyle yanlış ki, ve öyle çocuk, senin yanında benim adım yok.