Kurtar beni bu aşkın kederinden, diyor şarkıda. Kurtar beni seninle gelişigüzel başlayan sohbetlerin izlerinden. Kurtar beni senli şarkılardan, şiirlerden, dünlerden. Düştüm, çıkamıyorum kuytularından. Benim yerime yaşa, zaman kayıp gitmeden tut yakala pençesinden, sakın sakın ola bugününe dününü katma, o artık geride kaldı. Eğer beni yaşatmak istersen bir kalp kadar yakınındayım. Belki de uzak. Sevmek neden iyileştirir sence? Sevmek neden yaralar? Gerçekten aşk diye bir şey var mı sence? Ne bu dillerde dolanan, uçuşan kelebekler karnında, ilk görüşte hissedilen hani o tarif edilemeyecek olan?

Bana selam vermeden geçip gittiğin yollar, gariptir o uzunca yollarda rastlaşmamız. Artık ne olacaksa olsun hayatımda.

Gün içinde bir sana bir de çocukluğuma uğruyorum. Zamanın eli değince yitip giden çocukluğu. Mesela anneannemin bahçesi hep çok büyülü gelirdi gözüme, koca bir çınarın gölgesinde saatler geçerdi. Orada istediğim gibi oyunlar oynardım. Dağıtırdım, dökerdim etrafı kardeşim ile. Onun da gıkı bile çıkmazdı. Dedem özellikle çocuklara karışma bırak oynasınlar, derdi.

Dedem gözümde hep bize karşı olan o merhametli, anlayışla tavrıyla kalmıştır. Onun varlığı gölgesinde oturduğumuz asırlık çınarın gövdesinde yaşam buluyor artık. Bir gün, aniden rahatsızlanıyor -gerçi öncesinde çok acı çekmiş- ben çok sonra öğreniyorum onun rahatsızlandığını bir geliyorum ki artık o yok. Onunla gölgesinde oturduğumuz çınar var ama o yok. Aramızdan ayrıldığı tarih kazıldı ağaca, hâlâ durur orda. Her gittiğimde memlekete, çınarın gölgesinde hatırıma gelir. Diyeceğim şu ki bir zamanlar o vardı, şimdi yok. Zaman geçtikçe eksilen onca şey... Bazen ağlamak istiyorum. Söylemek istiyor, söyleyemiyorum. Yaşamayı çok seviyorum bir yandan ama korkuyorum bu yaşamak meselesinin içinde kaybolup gitmekten. Öyle geçiyor ki zaman, belki bir gün gözünü açtığında yanında olmayacak onca sevdiğin insan. Dayanılmaz geliyor bana. Nasıl olur, nasıl yaşarım öyle bir durumda aklım bir türlü kabul etmiyor. Korkarım ki yaşanıyor, yaşanacak, yaşanmalı. Sonra bu düşüncenin bencilce bir yanı olduğunu görüp kendime acıyorum. Bencillik hep çok kötü gelmiştir gözüme. Biraz daha ileri gidip bir dönem hayatımda hiç ben demediğini fark ettim, çevremle sanki birden fazla kişiymişim gibi konuşuyordum. Ben ve içimin derinlerindeki karar mercileri eğer sizler de onaylıyorsanız yazımı sonlandırıyorum.

Teşekkürler.


(Dinlemek isterseniz bahsi geçen şarkıyı aşağıya yazıyorum.)

🎶 Işıl German – Aşkın Kederi