Ortaçgil’in Benimle Oynar Mısın şarkısını dinlerken oyun arkadaşlığı üzerine düşünmeye başladım. İlk çocukluktan başlayıp belki hayatımızın sonuna kadar bir oyun arkadaşlığının gölgesinde yaşamanın keyfini arıyoruz.

Çocukluk, kendi ego dünyasından ayrışmaya başlayınca bir oyun arkadaşı aramaya başlar. Öyle ki eğer etrafında oyun arkadaşı yoksa, bu arayışını dile getirir. “Bana arkadaş getirin! Onlara gidelim!” diyen çocuklara mutlaka rastlamışsınızdır. Tek başına oyunlar oynamanın sıkıcılığı sarmaya başlar, yetişkinlerle oynamak muhtemelen onların kuralcı dünyasıyla pek de eğlenceli değildir. Oysa bir arkadaşla, ağaçtan ağaca koşturmak, karlar üstünde kaymak, bir evde veyahut kapı önünde oyuncaklı oyuncaksız oyunlar oynamak öyle midir?


Pek çok anıyı neşeyle hatırlarız. Çocukken… diye başlayan sözlerde, gözlerin içi parlar. O anıyı yeniden yaşar gibi heyecanla, aynı keyifle anlatırız. İlk çocukluk, sokakta oyun arkadaşlığı ile başlar. Sonra okul, okulda oyun arkadaşları ediniriz. Bazıları düşmanca başlar üstelik, defterimin üstünde tepinen o kızla sonra çok iyi arkadaş olmuşluğumuz vardır. Vakitler, liseyi gösterirken okuldan bir hoparlörle, bir sınıf dolusu arkadaşın sahile müzikle, şarkıyla inmesi oyun arkadaşlığı değil de nedir? Bir eylemde yan yana yürümek de bir sınavdan sonra tepeden denize bakmak da oyun arkadaşlığıdır.


Karda halay çektiğim arkadaşlarım da o zamanın oyun arkadaşları değil miydi? Öylelerdi. Ne yaptığının, kim olduğunun önemli olmadığı bir eşitlik sağlar oyun oynamak. Oyun neyse, onun kuralları dışında ve eğlenmek dışında pek bir şey önemli olmaz. Bir ipi üç kişi ayak bileklerinden dizlerine adım adım ilerletirken, diğer üç kişi bir üçgenin kenarları olan ip üzerinden atlar. Atlayamayan köşe olur. (Ve bakınız matematik günlük hayatta ne işimize yarıyor). Üçgen oyunu yetişkinliğe uyarlanıyor, atlayamadığımız yerlerde köşeleniyoruz. Köşede durup beklerken, ipi sadece yukarı hareket ettirirken oyun o kadar da zevk vermez. Yaşam da öylece durup ilerlerken, bazı eşikleri aşmaya, atlamaya çalışmadan keyif vermiyor sanırım. Atlanan eşikler, oyunu güzelleştirip oyuna heyecan katıyor.


Mesleğim gereği diyemeyeceğim çünkü kimse matematik öğretmeninden oyun oynamasını beklemiyor. Yine de bazı nöbetlerimde, dönem sonu derslerinde ya da bir oyun atölyesine, bir drama dersine katıldıktan hemen sonra çocuklarla oyun oynadığım zamanlar oldu, oluyor. Beraber gülmek, neyi nasıl yaptığımız görmek, koşturmak, çocukla çocuk olmak iyi geliyor. Bir anlığına oyun arkadaşı oluyoruz, yaşlarımız, yaşantılarımızın bir anlamı kalmıyor. Sadece beraber bir amaç peşinde oluyoruz; topu yere düşürmemenin, ebeden kaçabilmenin, kaçanı yakalayabilmenin…


Yetişkinlikte kurduğumuz ilişkilerde de oyun arkadaşlığını aramıyor muyuz? Yeri gelince beraber saçmalayabileceğimiz birini arıyoruz. Sözlerinde, gözlerinde onu ele veren, belki suç ortağı olacağımız birilerini arıyoruz. Bir arkadaşlık içinde oyunculuğu da barındırıyorsa daha keyifli oluyor sanırım. Niyet okumadan, oynadığım yerden karşılık veren, oynadığı yerden göz kırptığım arkadaşlıklar kalbimde, yanağımda, gözümde iz bırakıyor.

Dün dans ederken çok tatlı iki kişiyle tanıştım, bir ara üç kişi el ele tutuşup kutu kutu pense ile dönüyorduk. Kutu kutu pense, elmamı yerse, arkadaşım …. Arkasını dönse…


Sosyal ilişkilerin ötesinde romantik ilişkilerde de oyun arkadaşlığı varsa, o sevdiğiniz çikolatanın son lokmasını yerken ağızda kalan tat gibi keyif veriyor. Egodan uzak, küskünlüklerin uzun sürmediği, neyse tamam deyip barışılan ve yeni oyunu gözlerinden şimşekler çıkarak başladığı bir oyun arkadaşlığı…


Sanırım bu yüzden beraber güldüğüm insanlardan kolay vazgeçemiyorum. Gözlerinin içi gülüyor ya belki beraber oynayabiliriz. Mızıkçılık yapma. Benimle oynar mısın benimle?


“Su olsam, ateş olsam

Göklerdeki güneş olsam

Konuşmasam taş olsam

Yine de oynar mısın benimle

Susulsam kusur olsam

Ağızdaki küfür olsam

Doğuştan esir olsam

Yine de oynar mısın benimle

Sayılmasam kaç olsam

Toprakdaki güç olsam

Aptal gibi suç olsam

Yine de oynar mısın benimle

Benimle oynar mısın

Benimle oynar mısın”