Betonlara rağmen açmış çiçeğim,


Üstümü kaldırım taşlarıyla kaplamalarına rağmen,


İnsanların görmediği, genellikle üstüme basıp geçildiği,


Yerde açan küçük sarı çiçeğim.



Kar, kış, soğuk ve hiçbir engel,


Engelleyemedi, benim açmamı.


Koparılmama rağmen yerimden,


Benim varoluşumdur açmak!



Fuşya begonvilleri, rengârenk gülleri,


Zarif papatyaları, güneş çiçeklerini,


Sevmek kolaydır. 


Güzelliği, estetik duygularımızı kuşatır.



Göremez herkes beni,


Zaten insanlar yürürken bakmaz yere,


Ben görülmeyi de istemem,


Beni bakabilen görsün!



Küçücük, görünmez bir zerreyim,


Mücadelem kendimden büyük,


Ben betonda açan çiçeğim,


Kentin, kuşatmasına rağmen doğayı,


Kente karşı direnen,


Varoluşundan vazgeçmeyen küçük sarı çiçeğim.



Anlamasın herkes beni,


Çünkü derinliğin gereğidir biraz,


Herkes tarafından anlaşılmak,


Kolaydır, basittir.



Ben betonlarda açmış,


Betona rağmen, hâlâ,


Vazgeçmemiş çiçek olmaktan!


Yaradılışımın gereğini yerine getirmektir,


Benim varoluşum!



Soğuğa, koparılmaya, çiğnenmeye;


Betona, üstüne dökülen asfalta;


Kentin doğayı kuşatmasına rağmen,


Tek başıma ve sessizce,


Varolacağım ve ancak bakanlar değil,


Görenler anlayacaklar beni.


Yokolacağım günün birinde,


Hiç yaşamamış gibi,


Ve belki iz bırakamadan,


Ancak varoluşumun gereğini yerine getirerek,


Geçirmiş olacağım ömrümü.


Ömrüme kış geldiğini anladığımda,


Yaşadım diyebileceğim.