Karanlık incelir geceyi tütsülerken şarkı

Tüllerin arasında beliren aksak ışık

Bir habercidir 

İşte bir ağıt okur karşılamaya gelen uğultu

Odalarda gölgeler esrik

Elde bir tabanca ve çicek

Nicedir kuru


Başlarda hecelemek bile zordur

Sonra alışırım zanneden bir avuntu

Şehre dayanan mevsimin kuşatması

Eylülle kandırır ve sonra ekim

Ve bakarsın ki ölüm gizlice soyuyordur şehri


Kimi odalarda kimi hayal yapıcılar vardır

Kimi evler kimse haber vermeden

Yürür gider bir toz bulutudur gayrı

Kan çimentodur kemikler kum tanesi

Kaybolmaya yüz tutmuş inatçı anı anılar


Şehre doğru şehirden biri gelir biz bilmeyiz

Gecenin küheylan atına binmişken meltem

Ve eserken Ahir dağının etekleri

Kucağında bir ağıt bulur haberleri izlemekten imtina eden anne

Ve bir muştu ölen öldüğü ile kalır

Ölmek çokça ve haklıyken üstelik


Ben bir öykü olarak yazıldım

Size bir çocuğun suçsuzluğunu anlatmak üzereyken

Beyaz camda hakettiğim söylendi 

Birileri öldürürken birileri onu öldüremediği için öldürdü beni

Hikaye bundan ibaretti

İnsanlar bunu da seyretti

Evet

Ben bir öykü olarak yazıldım

Ve şimdi bir an önce unutulması gereken

Yeterince anksiyete sebebi varken

Ben bir sıkıcı öykü olmak zorundayım

İşte bu pranga asılı dururken tuvalde

Elbet bulunur çiceklerden ve kendiliğinden düzelen dünyadan

Bahseden biri