Beyaz bir kâğıt gibiydi sokaklar, ayaklarım bir şeyler yazacaktı besbelli, hep böyle olmuştu zaten. Çocukluğumdan beri bir yere giderken caddelerden değil sokak aralarından giderdim.Sebebini bilmiyorum. Zaman, çocukluğumdan kalan sobanın yanına banyo sonrası oturmak gibi huzur vericiydi. Fakat bankların üstünde biriken kar yığınları sokakların bütün sesini yutmuştu. Kendi sesimi bile duyamıyordu kulaklarım. Korkuyordum sokaklardan, kıştan ve kardan. Beyaz ne kadar ak olmayı, temiz olmayı temsil etse de sessizlik, ürkütücü ve korkutucu olmuştu tarih boyunca. Bağırıyordum avazım çıktığı kadar; hızlanmıştı adımlarım, korkudan kış günü terlemişti saçlarım. Sesimin çıktığı bir yer arıyordum, kulaklarımın duyacağı bir yer.Sokak lambası altında durduğumda içimden konuştuğumu fark ettim. Ve sesim cevap verdi.