Eti geçti, duydun mu?

Bıçak kemikte.

Duymadınsa duy artık

behey Allah’ın kulu,

bıçak kemikte.

Duy da silkin n’olursun

bu ne biçim uyku bu.

Bıçak kemikte

Verilmemiş alınmış hep,

yük vurulmuş dağlar gibi – insanlık bu mu?

Çalıyor sömürünün imdat çanları,

kımılda da kurtar şu onurunu

bıçak kemikte.

Topraksa paylaşılmış kıyılarsa yağmalanmış,

umut hacizde,

ya bu neyin puştluğu bu

sana yokluk sana yasak sana dam

insan değil – hâşâ – bir yağmacı soyu bu,

bıçak kemikte.

Üretensin yaratansın yürütensin dağları,

bakma öyle kilit kilit, duvar duvar.

Yetsin artık bu susku

bıçak kemikte.

Anasın boynun bükük babasın kolun kırık

oğullar kan içinde.

Kaldır artık başını

«kalsın benim dâvam dîvana kalsın» demiş ozan.

O dîvan sensin artık

bıçak kemikte.

"Hasan Hüseyin Korkmazgil"