İnanmadığım fallara sordum,

Bilmediğim yollarda yürüdüm,

Yüzmeyi bilmem,

Tanımadığım birikintilerde boğuldum,

Her desteyi, sen çıkacaksın diye kardım,

İnanmadığım dualar yüceldi de döküldü,

Lanet damlayan, günahkar dudaklarımdan,

Tutundum, içinde bulunduğun tüm ihtimallere.


Sırtım dönük, aklım sönük,

Çatıştım rüzgar ile,

Kimim ki ben rüzgardan öte?

Boğuk küfürler ettim,

Bahşettiğin dil ile,

Susturdum akıl dolu fikirleri,

Bahşettiğin ruh ile.


İnanmadığım dinlere sordum,

Dilini anlamadığım kitaplar okudum,

Ne varsa kendine ilahi diyen,

Soyundum da soyundum!

Kirleniyor ruhu insanın,

Hele ki semavi yalanlarla,

Kızışıyor yüreği canı olanın,

Maksat seni aramaksa.


Korku dolu, siyah beyaz kanlı rüyalarım,

Aklımı çeliyor ölümün rahatlığı,

Parlaklığı yalnız toprağın,

Sen işte Tanrım sen,

Çeliyorsun, bir sır ile insanın aklını,

Öte ne ararım aşkı,

Ne kararım sen çıkmayan desteyi,

Kahvede aramak ne geleceği,

Dualar etmek niye, kesin gerçekleşmeyeceği,

Boğulmak ki boğulmak deryalarda,

Boğmuyor mu sanıyorsun,

Öldürmüyor mu sanıyorsun,

İçini kendin ile doldurduğun yalnızlığım?

Tanrım, bilmediğim şu yollar sana çıkıyorsa,

Sinek kanadında bir kıl kadar şu yolu,

Ne var ki uzattın?

Yoksa ben mi ahmağım,

Yoksa sen mi uzak insana,

Hemde kendi yarattığın?