Sayın Bilge Yazar’a


Selamlar, nasılsın?

Sanırım biraz canın sıkkın. Biliyor musun, son yazını okuduktan sonra hüzünlendim ve sana yazmak istedim. Uyumadan önce yazmayı planlıyordum, fakat yazma isteğime yenik düştüm. Senin bu halin okuyucunu üzüyor, bilmeni isterim. Oysaki dünkü yazında ne hoş, umut vaat eden sözler etmiştin: "Solu havayı, hisset odayı, esirgeme duayı." Gün içinde aklıma geldi bu sözlerin. Son zamanlarda yaşadığım melankolik ruh halime iyi gelmişti.


Fakat bugün neden üzgünsün? Bilmek isterdim. Hep umutlu ve mutlu olunmaz, değil mi? Benim bu yaptığım da bencillik. Fakat bana küsme, olur mu? Sohbet etmek bana iyi geliyor. Bazen okumanı istiyorum, bazen de okuyup okumadığını bilmeden yazmak istiyorum. Sana bugün bir arkadaşımla iletişimimi kestiğimden ve bu sebeple yaşadığım duygu durumumdan bahsedecektim. Fakat vazgeçtim; daha fazla canının sıkılmasını istemem. Belki başka zaman.


Senin duygu durumun üzerine biraz konuşalım. Ne dersin? Ben sana güzellikler vaat etmek istemiyorum. Fakat bana inanmanı isterim. Yazını okud uktan sonra biraz düşündüm ve aklıma yıllar önce izlediğim bir filmi hatırlattı. Filmin kahramanı George Bailey, hayatı boyunca emek verdiği aile şirketinin iflas etmesiyle bir yılbaşı gecesi intihar etmeye karar verir. Tam intiharın eşiğindeyken bir melek onu ölümden kurtarır. Aralarında bir sohbet geçer ve melek ona, Bailey’nin hiç doğmadığı, yaşamadığı bir hayatın nasıl olabileceğini göstermek ister. Bailey kabul eder ve gökyüzünden izler.

Film, Bailey’nin yaşamadığı hayatı bize sunar. Bailey’nin küçükken hayatını kurtardığı arkadaşı hayatını kaybeder. Bailey’nin âşık olup evlendiği kadın, bir başkasıyla mutsuz bir hayat yaşar. Daha da fazlası, Bailey’nin yaptığı küçük ve büyük dokunuşlarla değişen birçok hayat yok olur. Kendini insanlara adamış, yardımsever Bailey’nin yokluğu aslında korkunçtur. Bailey pişmanlık yaşar ve tekrar dünyaya dönmek istediğini söyler. Melek kabul eder ve yılbaşı gecesine geri dönülür. Bunun üzerine filmde şu replik geçer:


"Garip değil mi? Bir insanın hayatı birçoklarının hayatını etkiliyor. O olmayınca çevresinde kocaman bir boşluk kalıyor."


Çok güzel değil mi? Aslında bakarsan, her yılbaşı gecesi izlenebilecek bir film olduğunu düşünüyorum. Filmin adını merak ettiğini fark ettim. Filmin adı: It’s A Wonderful Life. Mutlaka izle, olur mu? Birçok spoiler verdim ama izlenmeye değer. Pişman olmayacağından eminim.


Gelelim konumuza... Bir insanın hayatının değerini görebiliyor musun? Ne kadar büyüleyici...

(Ve sayın yazar, ben bu satırları yazarken sen bana bir şiir sundun. Bugünkü sohbetimize daha sonra geleceğim, yarım kalan yazımı bitireyim.)

Konu bağlamından kopmadan söylemeliyim ki, küsme insanlara, küsme bana. Sen çok değerlisin. Hayatına dokundukların için, çekilme mağarana.



Evet, bugünkü sohbetimize gelecek olursam, sanırım okuyorsun. Evet, evet, okuyorsun. Sahi, nereden aklına geldi? İtiraf etmem gerekirse, çok heyecanlıyım. Ben şiirimi okumaya gidiyorum. Ah, şu bilge bakışın, bilge gülüşün yok mu! Böyle devam ederse, beni şair, seni şiir yapacak, sayın yazar!


İyi geceler, tatlı rüyalar. Okuyucun seni bekliyor olacak!


13.01.25

01:05