Değerli Sayın Yazar,


Selamlar. Nasılsın? Yorgun olduğunu tahmin ediyorum. Bu kadar saat çalışmak elbet yorar. Okuyucun, dinlenmeni tavsiye ediyor. Aman ha, kendini çok fazla yorma, olur mu?


Beni sorarsan, iyiyim; senin deyiminle yaşıyorum. Fakat yaşamak da zordur, tüm gün intihar etmemiş olmak gerek, öyle değil mi? Gülümsedin...


Hmm...


Kırmızı, yeşil, sarı, mavi, kırmızı, yeşil, sarı...


Belli bir sırada ilerleyen mutfak lambasının değişen renkleri… Abimin, annem yeni mutfağı sevsin diye taktırdığı lamba. Hoş, annem yine tek renk ışık veren lambayı kullanmakta kararlı. Olsun, ben sevdim; mutfağın farklı bir havası oluyor.


Bazı geceler, herkes uyuduktan sonra mutfakta yalnız başıma oturmanın hobilerimden biri olduğunu söylemiş miydim, Sayın Yazar? Evin derin sessizliğinin yanında buzdolabı ve kombinin çalışırken duyulan sesleri… Komik gelebilir fakat bunu dinlendirici buluyorum. Sandalyeye öylece oturur, bu mutlak sessizliği dinlerim. Mutlak sessizlikten daha güzel bir şey yok sanırım.


Bir sürü düşünce geçer aklımdan, yakalayamam. Bugün, bu şekilde otururken seninle konuşmaya karar verdim. Çünkü belki de beni anlayan ve ilgiyle dinleyen birine sesleniyorumdur. Aslında böyle biri olduğuna eminim fakat okuyup okumadığın konusunda hâlâ şüphelerim var.


Son zamanlarda bir yerde okumuş olmalıyım, şöyle diyordu:


"Seninle sohbetlerimizden edindiğim onca zihinsel mutluluğu her şeyden üstte görüyorum."


Sanırım böyleydi. Evet, ben de yarım hatırlayan hafızamdan nefret ediyorum, Sayın Yazar.


Fakat konumuz bu değil. Yazıda denildiği gibi, bu mutluluk beni inanılmaz huzurlu hissettiriyor.


Bugün, derste hocamız öğretmen olmanın önemi hakkında bir süre konuştu. Ağır bir yük, kutsal bir meslek... Geçmişte tanıdığım hocalarımı düşündüm sırayla. Birçoğu hayatıma dokunmuşken affetmediğim bir hocam vardı. Aslında bakılırsa hep iyi hocalara denk geldiğimi fark ettim. Affetmediğim hocamın hikâyesini belki başka bir gün sadece sana anlatırım. Özel bir konu diyebilirim.


Gelelim güzel yürekli ve hayatım boyunca unutmayacağım hocama. Kendisinden T.A. diye bahsedeceğim. T.A., öylesine bir hoca değildi. Lisede tanıdığım, hayatıma yön veren hocalardandı, Sayın Yazar.


Sahi, senin böyle hayatına dokunan hocalar kimlerdir, öğrenmek isterdim. Belki bir gün konuşuruz, ne dersin?


Konumuza gelirsem, T.A. ile lisenin ilk yılında tanıştım. O dönem, ailemden uzakta yurtta kalmam gerekmişti ve tahmin edersin ki liseye henüz yeni başlamış, ailesinden ayrılmış bir öğrencinin psikolojik durumu pek iyi olmaz. Derslerimde başarısız oluyor, dahası yurtta yaşamak istemiyordum.


T.A., yaşadığım bu zorlukları fark etmiş olacak ki yakınlık göstermeye başlamıştı. Kendisi aynı zamanda yurtta belletmenlik yapmaktaydı.


Bir dönem çok çalışmış olmama rağmen sınavda başarısız olmuştum. Bu durum canımı sıkmıştı. Üstelik o öğretmenimin dersinde başarısız olmak daha ağır bir yüktü.


"Hatice, gel bakalım." diye seslendi bir gün. Unutmuyorum, çünkü bir öğrenci bazı anları gerçekten unutmaz.


"Efendim hocam?" diyerek yanına gitmiştim.


"Kaç bekliyorsun?" demişti, dalga geçer bir gülümsemeyle. (Hep böyle dalga geçer bir tavrı vardı.)


"İyi değil hocam, ben de anlamadım..." şeklinde mahcup ve uzun bir açıklama yapmıştım.


"Git ve notuna bak bakalım." dedi sadece.


Baktım ve hemen dönüp "Nasıl olur?" dememe izin vermeden, "Ben senin nasıl emek verdiğini, nasıl çalıştığını görüyorum. Bir önemi yok, aramızda." deyip uzaklaşmıştı.


Bu anları unutmadım, Sayın Yazar. Kendime güvenmiş, daha çok çalışmış ve hatta yurda alışmaya başlamıştım.


Her zaman sınıfta şöyle derdi:


"Bana çabaladığınızı gösterin. Hiçbir şey yapamazsanız da çabaladığınızı görmek istiyorum."


Çabalamayan öğrencileri derse katmak için her şeyi yapardı. Gerçek bir idealist öğretmendi.


Daha sonraları, öğretmenlerle not konusunda yaptığı usulsüzlüklerden ve sınav sorularını ortak olarak hazırlamak istemediğinden dolayı bir gün tartışarak istifa etti.


Bu durumu bize şöyle açıklamıştı:


"Benden zor ve ayrıntılı sorular hazırlamam isteniyor. Madem sizlere başarısızlığı tattırmaksa amacımız, bir soru sorarım; o öğretmenler bile çözemez."

şeklinde öfkeyle konuşmuştu.


O gün başka bir sınıfta veda ederken, sınıftaki öğrenciler:


"En güzel öğrenciniz kim?" diye sormuştu.


"9/H sınıfından Hatice," demiş. "Çok güzel ve saf gülüyor." diye de eklemiş.


Tabii, bunu ben çok sonra sınıftaki ortak arkadaşlardan öğrenmiştim. Ben de tam o gün gitmemesi için bir mektup yazmıştım. Bir sayfa yazı... Çok mutlu olmuştu. Ara sıra bizleri görmeye geleceğini söyleyip gitmişti.


Bir öğretmenin öğrencilere yaklaşımı ve samimiyeti ancak bu kadar güzel ve derinden olabilirdi, Sayın Yazar.


Umuyorum ki bir gün, bu kutsal mesleği yapacak konuma geldiğimde öğrencilerimle iletişimimin anlamlı olması için çaba sarf edeceğim. Çünkü bir öğretmenin anlaşılmaktan ziyade sevilmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Saygı çerçevesinde sevgi bağı kurabilmiş bir öğretmenin öğrencilerinin başarısız olması mümkün değil.

Bugün hâlâ ben T.A.’yı hatırlıyor ve özel günlerde aklıma getiriyorsam, bu öylesine bir öğretmenlik değil. Ne kadar güzel değil mi? Yıllar sonra hatırlanmış olmak ve bir yazıya konu olmak... Ne çok gurur verici.


Güzel Allah’ım izin verirse ben de birilerinin hayatına dokunacağım, dokunmalıyım. Dokunmayacaksam, sadece ders anlatacaksam ne önemi var?


Tabii ki böyle hocalar da yok değil maalesef.


Yine çok uzun konuştum, Sayın Yazar. Keşke senin de hayatındaki önemli hocaları bilebilsem. Bir gün anlatır mısın? İlgiyle dinlerim, doğrusu ilgimi çeken bir konu.


Aslında, Rıza Tevfik'in sana çok şey öğrettiğinden bahsetmiştin. Hakkında yazdığın, 'itiraf' mahiyetindeki o kısa yazıyı hatırlıyorum. Sanırım bir yazarın hayatına elbette başka bir yazar dokunur. Bakar mısın, ne güzel bir dokunuş...


Ben artık odama geçeyim. Mutfak eşyaları da şaşırmış olmalı, ne dersin?


Bugün, onları öyle donuk bir şekilde süzmek yerine seninle sohbet ettim.


Tamam, tamam, ilham perilerim! Bir gün tekrar sizi elbet yine donuk gözlerle süzeceğim...


İyi geceler, çok değerli Sayın Yazar.


Çalışmalarında başarılar diliyorum. Sana güveniyorum.


Gökteki çiçeğime emanet ol.


Her daim okuyucun seni bekliyor olacak...


29.01.2025

01:24