Odin, İskandinav mitolojisinde bilgelik ve savaş tanrısıdır. Tanrıların en yaşlısı ve en yücesidir. Odin, geçmişte birçok isimle anılmıştır. Her şeyin babası, darağacı tanrısı, ölümün efendisi, yüklerin ve mahkumların tanrısı... Odin, İskandinav mitolojisinin adeta mihenk taşıdır; birçok ülkede farklı şekilde anılır ve ona tapınılır.


Odin, bilginin yüceliğini ruhunda taşır. Ruhu, dokuz diyara hakim olmak ister. Bu uğurda çektiği ızdırap onu yıldırmaz, ruhunu tüketmez. Evren henüz gençken, Odin dünyayı sonsuz bakışla görmek için Mimir'in kuyusunu arar. Bunun için kılık değiştirir. Uzun pelerinli ve şapkalı görünüşüyle devler diyarı Jotunheim'a gider.


Bilge Mimir ne bir tanrı ne bir devdir, o hafızanın bekçisidir. Kuyusu bilgeliktir, hayat ağacı Yggdrasil'i besler. Yggdrasil, ağaçların en görkemlisidir. Dokuz diyarın arasına kök salar ve onları birbirine bağlar.


Odin, Mimir'in kuyusundan bir yudum içmek istemektedir. Mimir'in kuyusundan içmenin karşılığı muazzam bir fedakarlıktır. Mimir'in istediği fedakarlık Odin'in sağ gözünü çıkarıp kuyuya atmasından hafif değildir. Mimir, bilgelik kuyusuna boynuzu daldırır ve içmesi için Odin'e sunar. Su soğuktur. Odin, suyu son damlasına kadar içer. İçtikçe bilgelik vücuduna yayılır. Artık iki gözüyle gördüğünden daha fazlasını tek gözüyle görebilmektedir. Bilgiyi haiz olur.


Odin'in gözü Mimir'in kuyusundadır. Yggdrasil'in kökleri tarafından korunur. Göz artık hiçbir şeyi görmez ve her şeyi görür.





Yazar: Hafize Ömür