Ne gelen geldiği kadardır ne giden götürebildiğinden fazlasını alır. Verdiğin selamın alınırlığı, borsadaki hisselerin kazandığı değer kadar bile değil. Kaybedilen, devalüe edilen ülkenin para birimidir. Ülkenin merkez bankası başkanı öyle istiyor diye faizler arttırılmaz. Çünkü bahsi geçen faiz oranları, uzun süredir insan hayatlarına bağlanmaz. Ekonomik verilerin ışığında yaşıyoruz ve birileri buna istikrar diyor. Oysa herkes biliyor, borsadaki hisselerinin kazandığı değer seni daha yumuşak bir toprağa gömmüyor öldüğün zaman...


Hala başka halkların kahramanlarına inanıyoruz. Renkli camların ardındaki renkli giysiler içindeki adamlara... Ve hala bir ramazan akşamı iftar çadırında, karnımızı doyurabilme ihtimali kadar gerçek kalıyor, aynı akşam sevdiğin kadının yanında uykuya dalabilme ihtimali. Hala en iyi yalanları en çaresizler söylüyor; en büyük kırıklarını hayallerin, yoksullar yaşıyor...


Biz hala başka ülkelerin çocuklarının özentisi gibi, sarı saçlı kadını evine bırakırken onun bizi kahve içmek için içeriye çağırmasını düşlüyoruz. En azından ayrılırken dudaklarından öpme düşüncesi... Bize farklı hayaller kurmayı öğretmedi kimse. Elimizdekinin tadını çıkarmayı, kahvaltıda önümüze konan beyaz peynirin hepsini yememeyi, sokakta yürürken başımızı fazla yukarıda tutmamayı, işyerinde şefimize tamam efendim demeyi, akşam evimize gittiğimizde çarkı felekleri izleyip kendi feleğimize isyan etmemeyi öğrettiler...


O gün bugün aklımda yağmurlar. Hangi iklimde canım sıkılsa ben durup durup duvarlarına gidiyorum yeşil caminin. Birisi bizimle kafa buluyor olmalı. Birisi çok eğleniyor! Yoksa bir anlamı kalmıyor

bu kendi içime boşalmaların...