"Çünkü sana karşı ölçüsüz ve bitmek tükenmek bilmeyen ilgime dayanarak senin de beni sıkça düşüneceğin ve bekleyeceğin gibi aptalca bir düşünce içime yerleşmişti." (s. 40)

"Senin için bir hiç olduğumu, benimle ilgili bir hatıranın, azıcık da olsa, seni hiçbir zaman etkilemediğini bilseydim eğer nasıl nefes alabilirdim ki!" (s. 40-41)

"Ve senin bakışlarından anlıyordum ruhunda ufacık da olsa bir iz bırakmadığımı, hayatından benimkine bir örümcek ağı kadar incecik de olsa bir hatıranın uzanmadığını gösteren bu uyanış 'gerçeklik uçurumundan ilk yuvarlanışımdı', kaderime ilişkin ilk farkındalığımdı." (s. 41)