Peki bugünkü gündem pastamızda ne var? Emek verdiğimiz değerlerde kaybolup gitmek, şarkı eşliğinde yüzen kafa bulutlarında olduğu gibi var olan bir günde olur da bir gün kendi kendimizi toparlayamadığımız bir gün olursa değer yargılarımızı çatlatıp içinden çıkan merak emareleriyle yaptığımız birtakım gariplikleri hatırlamak gerek. Doğumumuzdan itibaren bizlere öğretilen hangi doğru? Çoğu yanlış. Ahlak kuralları, toplumdan bizleri ayırmamak için, tek bir küme halinde dolaşalım diye var olan olgulardır. En başta bunu aile içinde anne babamızdan görürüz, daha sonrasında bu yayılıp okul çağına gelene kadar bizi bürür, o vaziyette okulda gördüğümüz baskılar, suslar, gülmeler, derste yemek yememe yasağına varana dek bizlere uyulması gereken yasaklar bütünü olarak öğretilir. Çoğunluğu zorla, birazı artık normal kabul ettiğimiz ölçüde… Daha daha sonra iş hayatına girdiğinde çok daha fazlasıyla karşılaşan bünyemiz onuda kabul eder. Belli bir müddet sonra her şeyi kabul etmeye programlanan personamız makinenin dişlilerine benzeyen resimle hayatları sonlandırır. Bizler en çok devlet tarafından o kara kutunun içine çekilmek isteriz. Sesimiz çıkamasın ki düşüncelerimiz giz kalsın, yorulalım ki ellerimiz nasırdan hareketlenemesin, kelepçe vuralım tüm kişiliğimize ki makine rahat dönsün. Biz susalım, insanlar ölsün, biz susalım, olan olduğu ölçüde kalsın, hayat aksın bir yerde, bizi bırakıp yoluna devam etsin etmekte olan bütün kara kutular. 

Sevgimizi gizleyelim, düşüncelerimizi gizleyelim, kapalı kapılar ardında istediğimizi yapmakta özgür olduğumuz ama gün yüzüne çıkardığımızda bizi toplumdan soyutlayıp, tekil hale getirip yalnızlaştıran o durum bütünlüğü bozulmasın. Her şeyi içimizde yaşayalım. Aslında biz kimiz, nelerden hoşlanırız, nelerden korkar, nelerden zevk alırız bilinmesin ki aidiyet duygusu yaratmayalım. En yakınımızdakiler biz kimiz bilmesinler. Her gün yüz yüze baktığımız insanlar bizden uzak olsun. Sevgiyi yüksek sesle söylemek ayıp karşılansın. Nasıl geldiyse öyle devam etsin. 

Değişimler bizleri korkutur. Kişisel güvenlik alanlarından uzaklaşmak, aslında en fazla kendimizi bulmamız gereken alan; hep bizi korkutur. Korkan insan en fazla alışkanlığına kaçar. Geçmişte neyi kullanıyosak sarmak için açık yaraları hep ona sığınırız. Aynı yerden medet umarız. En kolay nasıl karşılık verebilirsek çoğu zaman odur yine elimizdeki. Ama soruların cevabı aynı sargı bezinde midir bilinmez!