9.10.23
Bugün ne günlerden? Dokuz ekim…
Oysa bu gecenin geçmeyeceğinden emindim. Bitmeyeceğinden. Hatırlamıyorum bile, ne oldu dün? Ruhsal bir boğulmuşluğun içinde aklımın şu anda olmadığını, olabilecek tüm kötü ihtimallerle dolu zihnim oldukça meşgul olacak hatırlamıyorum. Canım bu kadar yanarken ruhumun ve aklımın keşkelerle kıvranıyor olması, henüz yaşanmamış muhtemel gelecek ile çatışma halinde olması ne acı. Kendime sarılamıyor olmam, acımasız olmayı bu kadar iyi öğrenmiş olmam ne acı…kalbim ayrı, içim ayrı kusuyor oysa benliğimi. Dua ediyorum içli içli ne olur bu gece çabuk bitsin. Dayanamayacağım yoksa. Hiç sevemediğim yapayalnız ve ruhsuz hissettiren beyaz ışığı kapatacak gücüm bile yok, inan. Bu gece öyle kalsın olmaz mı? O da bu gece benim nerede sızdığımı bilemediğim gibi öylece kalsın. Sıkı sıkı sarıldığım yastığım buruş buruş. Buna rağmen hissettirdiği sıcaklıktan bir şey kaybetmiyor. Ruhu olsaydı en çok ona teşekkür ederdim belki; bu kadar sıkı sarılmama rağmen yok olmadığı için, tüm kırılmışlıklarımı kabul ettiği ve sakladığı için. Artık güçlü, uyanık ya da mantıklı ve makul olmak zorunda olmadığım için.
Saate bakıyorum. 07.27
Gece bitmiş. Geceyle birlikte acılarımda öyle. Büyük bir şükran duygusuyla gözlerimi kapatıyorum. Göğsümün altında bir ağrı, nefesimde bir kırılma… her karanlık bir iz bırakıyor bedenimde. Öfkem artık başa çıkamayacağım kadar büyük. Biri, söyleyemem kim. Biri bana içimde yatan kocaman bir canavar olduğunu söylemişti. Öyle hissediyorum artık. İçten içe erirken benden geriye ne kalır bilmiyorum. Korkularıma kanıp adım atamadığım yol ayrımları benden neler götürür bilmiyorum. Frost herkesin geçmediği, daha az tercih edilen o yolu tercih ettiğinde, iç çekerek ileride bir gün anlatacağını söylüyor şiirinde. İçimdeki canavarı uysallaştırıp birbirinden bağımsız yerlerde, farklı yaşlarda yüzümdeki tebessümle keyifli bir ah.. işte böyle oldu diyebilecek miyim?
Cevap veremezsin biliyorum..
*Gidilmeyen Yol-Robert Frost