Merhaba!


Benim adım Bekir. 33 yaşındayım. Buraya nereden geldiğimi bilmiyorum. Nereye gittiğimi de… Tek bildiğim, ben dünyanın en aptal adamıyım. Bir zamanlar her şeyim vardı. Ama o zamanlar hangi zamanlardı hatırlayamıyorum. Fikirlerim vardı, duygularım vardı, gençliğim, sağlığım… Hatta bir ailem bile vardı. Sonra bir gün ben, muhtemelen hepinizin yapmış olduğu bir hata yaptım. Aşık oldum… Bir kadına… Hem de çok güzel bir kadına… Böyle incecik, uzun boylu, kocaman güzel gözleri olan bir kadındı o. Saçlarını topladığında ayrı, dağıttığında bambaşka güzeldi. Onu tanıyıncaya kadar sadece onurum ve şerefim için yaşardım. Fakat onu tanıdıktan sonra yaşamak çok farklı bir anlam kazanmıştı. Artık onun için yaşamaya başladığımı ruhumun derinliklerinde hissedebiliyordum. Bunun ne kadar tehlikeli bir durum olduğunun farkına varabiliyor musunuz? Yaşamını birine adamak dünyanın en aptalca şeyi olsa gerek. Onunla geçirdiğim her an biraz daha onurum eksiliyordu. Ama inanın bana umurumda bile değildi. Çünkü çok mutluydum. Çok mutluydum… Çok mutluydum…


Böyle nasıl desem… Şarap içmek gibi bir şeydi onunla olmak. Bilincim bulanıklaşıyordu ama çok hoşuma gidiyordu. Çok hoştu… Çok güzeldi… İnanmazsınız bir keresinde hava inanılmaz soğuktu. Denizden esen poyraz, dev dalgaları üstümüze savuruyordu. Ama ben hiç üşümüyordum. Çünkü onun ellerini tutuyordum. İnsan öyle bir şarabı içince üşümez ki… Sonra bir gün o gitti. Ben üşümeye başladım. Peşinden gidip ısınabilirdim. Ama gözleri gözlerime değmeyince etraf çok karanlık oldu. Karanlıktan korkarım ben. Karanlıktan korkarım ben. Ben o karanlıkta yolumu kaybettim. Sonra başka gözler değdi gözlerime. Kendime başka şaraplar aramaya başladım. Isınabilmek için… Isınabilmek için… İnanın bana sadece ısınmak istiyordum. Çok üşümüştüm. Ama ondan sonra bulup içtiğim şaraplar zehirliydi. Beni zehirliyorlardı. Bağırdım. Hayır! Hayır! Hayır! Zehirlenmek istemiyorum ben. Leyla! Leyla! Leyla! Beni buraya kapattıkları gece Leyla’nın düğünü vardı. Engel olamadım… Başkasıyla evlenmesine engel olamadım. Polisler… Polisler beni yakaladılar. Kocaman demirden kelepçeleriyle beni bileklerimden kavrayıp önce nezarete sonra da buraya kapattılar. Gidişinin üzerinden 12 yıl geçti. Kaç yıldır burada olduğumu bilmiyorum.

Ama bu, burada son gecem. Bunun ne olduğunu biliyor musunuz? Ben çok tesirli bir ilaç olduğunu düşünüyorum. Revirden çaldım. Bizim hemşire çok aklı havada biri, bunu çaldığımı fark etmedi.

Nereye gidiyorum biliyor musunuz?

Benim gibilerin yanına…

Kimsesizler mezarlığına.

Hoşça kalın!

 


(Bu eseri 2017 yılında tirat olarak kaleme aldım ve defalarca sahneledim. Tiyatro eğitimi alanlar ve konservatuvara hazırlananlar şahsımdan izin alarak kendilerini geliştirmek amacıyla yorumlayabilirler.)