Merhaba kâri,

Ne hoş oldu seninle yeniden karşılaşmak. Sanki bir dost meclisinde, yıllar boyu anlatılmayı bekleyen hikâyelerin arasından seçip önüme koydum şimdi kelimeleri. İtiraf etmeliyim, içimde bir yerlerde, yılların sessizliğiyle dinlenen ne varsa, sana anlatmak ister gibi bir hâlim var bugün.

Bilirsin kâri, insan hayat denen bu uzun ve meçhul yolda pek çok şeyle karşılaşıyor. Şimdi gel, farklı bir konudan bahsedelim. Hadi, düş kurmayı sever misin? Şu çocukluk günlerini hatırlar mısın mesela? Pencereden dışarı bakarken, hayalinde bulutlardan bir dünya inşa ettiğin o anları... Bir gemi yaparsın buluttan, sonra o gemiyi bilinmez diyarlara gönderirsin. Ya da yıldızlardan bir harita çizersin gökyüzüne.

Her hikâye seni başka diyarlara çağırır. O yıldızların birine dokunsan, sanki tüm evrenin sırlarını öğrenivereceksin. Çocukluk işte, hayal ile gerçeğin iç içe geçtiği o eşsiz zaman dilimi. Ama sonra büyür insan, değil mi kâri? O bulut gemileriyle yol aldığın denizler bir bir kaybolur. Haritalar silinir yıldızlardan. Hayat, hayallerin yerini alır.

Fakat bilirim, içinde bir yerlerde o hayalperest çocuğu saklamışsındır. Herkes saklar çünkü. İşte bazen, hiç beklenmedik bir anda, o çocuk başını uzatır içimizden. Öyle bir anda gelir ki, en karanlık gecede bir yıldızın parlayışı gibi, ansızın... Mesela, bir yaz akşamı sahilde yürürken, rüzgar saçlarını savurduğunda... Ya da kışın soğuğunda, pencereden yağan karı izlerken... O çocuk, unuttuğunu sandığın hayallerle birlikte geri döner. O an, dünya yeniden sihirli bir yer oluverir.

Bu yüzden, kâri, hayal kurmayı bırakma. Hayallerin kadar varsın bu hayatta. Dünya ne kadar zorlasa da seni, o bulut gemileri hep yanında olsun. Çünkü, belki de hayat, yürüdüğümüz yoldan çok, o yolda hayal ettiklerimizdir. Ve belki, yıldızlardan yapılma haritalar hâlâ bir yerlerde duruyordur. Belki de sadece doğru anı bekliyordur, yeniden keşfedilmek için.

Hadi, bu gece hayal kurmayı deneyelim yeniden. Şu pencereyi aç, gökyüzüne bir bak. İlk gördüğün yıldıza bir dilek tut. Sonra bana anlat, ne gördün o yıldızda? Ben de anlatayım sana kendi yıldızımı. Belki de hayallerimiz kesişir bir yerlerde, kim bilir?

Unutma kâri, her karanlık gecenin bir şafak vakti vardır. Ve her yıldız, bir hayali taşır içinde. Yeter ki bakmayı bilelim, yeter ki inanalım.