Başka insanların algısında yaşamak bizi sarıp sarmalayan bir durum. Bu noktada iletişim kanallarının açtığı yollardan nesnel bir düzleme varılabilir. İnsanları kendi hayat algısı ile baş başa bırakmayı tercih ediyorsak şayet. İletişim kurmak, dünyanın en doğal ifade yöntemlerinden biri olarak görülse de karmaşık yanlarının olduğunu da görüyoruz. Durum bildirmek, serzenişte bulunmak, ifade etmek, dikkat çekmek gibi içinde bulunduğumuz tüm duygu ve düşüncelerin dışavurumunu sağlar. Sözlü, yazılı ya da sözsüz. Sağlıklı ve doğru bir yol izlendiği takdirde insanı birçok kötü tecrübeden veya içine düşülebilir zor durumlardan koruyabileceği gibi amaç elde etmeye ve kazanımlara da götürebilir. 


Virginia Woolf, Jane Austin için şu ifadeleri kullanıyordu; "1800'de bir kadın, kin duymadan, umutsuzluğa kapılmadan, korkmadan, itiraz etmeden, öğüt vermeden yazıyordu. Shakespeare'de böyle yazmıştı diye düşündüm."


1800'lü yıllarda sırf kadınlara ithafen kullanılan bu ifadeler, günümüz modern dünyasında kadın ya da erkek fark etmeksizin hala öznel bir karşılık buluyorsa, aynı zamanda çağdaşlık perspektifinde de yerini buluyor demektir. 


Bir Önceki Yazının Devamı