"Aslında dışarıda olandık. Yaşamın döngüsüne, sürüp giden düzene ayak uyduramamış, yaşam tarafından bir safra gibi dışarıya kusulmuş. Sesini, kokusunu, tenini bildiğimiz insanlar, evimiz, yatağımız, kör bir alışkanlıkla kullandığımız eşyalar; yemek pişirdiğimiz tencereler, dokunduğumuz perdeler, oturduğumuz koltuk, üzerinde yürüdüğümüz halı, gürültüsünden nefret ettiğimiz televizyon, çay içtiğimiz bardaklar, hepsi ama hepsi arkada kalmıştı. Çıplak, savunmasız ve aidiyet duygusunu yitirmiş bir avuç insan."