Aynı banktayız, yan yana

daha önce de oturmuşluğumuz var bu bankta

Ama bu sefer başka.

Yüzüm donuk, kirpiklerim ıslak

Beni hiç böyle görmemiştin.

Yanaklarımdan bir sızıntı,

soğuk, ılık seçemiyorum.

Çehremde bir hüzün,

sanki her şeyimi kaybettim.

Bu anı biliyorum,

yaşadım defalarca kafamda

ama bu gece başka.

Dünya bi' saatliğine ıpıssız,

tüm şehir yasta bu gece bi' saatliğine

tüm güzellikler bana biraz yabancı.

Gözlerim yanıyor her taraf buğulu,

içimde fırtınalar kopuyor

bunu en iyi sen duyardın.

Sonra birden çok tanıdık bi' ses

kafama kurşun etkisi yaratıyor

"hoşçakal" diyor sessizce

"ben gidiyorum".

Tüm sessizlikler çok sesli geliyor birden

yüreğime bir pençe atılıyor en derininden

hep kanayacak

hiç kapanmayacakmışçasına

adı ayrılık

adı yok bu kez.

Tüm kelimeler yabancılaşıyor birden zihnime

bildiğim her şeyi unutuyorum

camilerden selalar okunuyor

anılarımız arkamızdan yas tutuyor, duyuyorum.

Koca bir şehir sürgün ediyor beni senden uzağa, bir anda.

Başım eğiliyor sonra

dayanamıyorum bu uğultuya

bu ayaza.

Yüzüm ekşiyor,

hıçkırıklar belirli belirsiz

sonra birden ayak sesleri,

sen gidiyorsun.

tüm şehir düşman oluyor bana, bir anda

tüm dünya bana zindan

tüm acılar bana tanıdık.

Nefesimi tutuyorum

aldığım her nefesten hesap sormak istercesine

aldığım her nefesin hesabını ödüyorum işte.

iki tel saç ağartıyorum

iki yaş alıyorum bu kaldırımda

iki kişiyi kurşuna diziliyorlar

tüm dünyanın gözü kapalı.

Sonra ilk defa dönüyorum sağıma

anladım artık sen gidiyorsun.

Sonra birden gecenin üçünde

karşı kaldırımda adımlarını sayarken

bir soğuk ayaz tokatlıyor beni

tüm bildiklerimi hatırlatıyor

tüm bildiklerim bir cümleden ibaret

"Beni bir tek sen anlardın".

Sonra adım seslerinin yankısı

nasıl parçalıyor yüreğimi,

bi' bilseler, bi' bilsen.

Sevgilim, tüm güzelliklerim,

her şeyim,

sen hatırlatıyorsun bana,

"Bizim ayrılmadığımız dünya bir ütopya."