22 kalibre mermiyle geçtiler içimden
yetti beni öldürmeye
toprağın altında bir köşküm var
çakal ininden farksız
kimim ben?
kim olarak vuruldum, kim olarak yatıyorum yerde?
kaldıracak dost eli kazanabilmiş olmak isterdim
beşiğe bağlı iki göbek bağı
bu kadarmış ömrümüz
hangisi benim bilmiyorum
bağımı koparttıkları günden bu yana
kim olduğumu çözmek uğruna uyanıyorum
aynada bana bakan kişi neden göremez ki içimi?
ya aynadaki ben değilim ya içimdeki
bunu çözemeden öldüm
sağdaki mi benim bağım soldaki mi?
alesta yüreğim ve ben
kimiz?
kinimize rağmen yansıyan görüntümüzle.
nefes alıyorsam ve her ne kadar öldüm diyorsam da yaşıyorum
sahip olduğun bedeni tanıyamayınca başlar kargaşa
bu etrafa dalıp giden gözler, bu tutunmayı bilmez eller benim.
solum sağımdan küçük
ellerimde çiller var
küçük bir et parçası taşıyorum göğsümde
en büyük ben ensemde
dizimde küçük bir yara izi var
vücudumda kırmızı renkli benlerin sayısı 7’yi geçti
kaşlarım kavisli ve burnum kemerli
taşıdığım bu bedene dair çok şey biliyorum
ama kim olduğunu bilmiyorum
tanıtıyorum herkese; adım diyorum, Hasret tarhanayı severim
ama kendimi tanımıyorum.
aynaya baktığımda tanımadığım bir yüzle karşı karşıya kalmaya karşılık vereceğim 10 damla gözyaşım kaldı.