birazdan arap kağıdına iki küfür sarıp
tükürecek kaderin katı ve çelimsiz suratına
unutup bütün sancılı rüyaları
sayıp teker teker böbreklerindeki taşları
sararmış dişleri ve bıyıklarıyla gülümseyecek sonra
görenler, huyundandır diyecekler
ama suyunun ne kadar bulanık olduğunu
bilemeyecekler
birazdan hüznü sarıp tandır ekmeğinin arasına
yiyecek bir lokmada tanrı sofrasında
doyunca, sitem şarkıları söyleyecek
sesi duvarlardan, zamanlardan
ve yıllardan öteye ulaşacak
duyanlar, bir ses deyip geçecekler
ama bilemeyecekler
yılların katran yanığıdır bu
dağlarda geçen yağmurlu gecelerin
sabah alarmına geç kalan serçelerin
tamamlanmayan cümlelerin akşamlığıdır bu
siyah kasketi kıvırcık saçlarında, yayılırdı dağ başında
dünya ayaklarının altında
tüterdi bayat sevinci,
ve koşardı umudu, atların sırtında
dönüp bakınca geriye
etmediği küfürler kalmış olacak içinde
dilinde etmediği küfürlerin ve
dökemediği suların pişmanlığı...
birazdan alıp koca yılları terkisine
göçecek soyut alemlerin birisine
Adem Taş
2022-04-24T18:45:03+03:00@RanaSezgin
çok teşekkür ederimm 🌸
Rana Sezgin
2022-04-24T17:09:39+03:00Güzel bir şiirdi. Kaleminize sağlık.🍀
Adem Taş
2022-04-24T15:44:06+03:00@MısraErgök
acıklı, yıkık bir hayat hikayesinden esinlenmiştir bu şiir.
Mısra Ergök
2022-04-24T13:23:53+03:00Acıklı, yıkık hissettiren bir şiirdi…