NikolayGogol tarafından öykü şeklinde kaleme alınan bu eser, alt kademeden bir memurun zaman içinde geçirdiği psikolojik durumunu anlatmaktadır. Yazar hiciv ve mizahi üslubu ile devlet kademesindeki üst düzey görevlilerin yaşamlarını eleştirirken, bireysel yaşamında da ezilmenin verdiğisüreci anlatır.Aksentiİvanoviç, meslek hayatındaki kademe farkının ve bunun getirdiği sonuçlarıaçıkça görebilen bir karakterdir. Toplumsal statü farkı insanların gündelik hayatlarını, hatta özel ilişkilerini de etkiler. Yazarın ortaya koyduğubu karakter ile aslında iş hayatındaki ezilmenin kişinin delirmesine sebep olacak derece etkili olduğu gözler önüne serilir.Bunun içindir ki karakterin lakabıolarakçalışma alanıvemeslek anlamına gelen ‘poprişçe’ kelimesinden türetilen ve mesleğinde ün yapmış adam anlamında ‘Poprişçin’ olarak uydurulan bir kelime seçilmiştir.
Hikayeninbaşında müdür zengin ve pinti olarak tanıtılır vePoprişçin, kendi pozisyonundan üst kişilerin maddi durumunun her zaman daha iyi olduğunu belirtir. Yazar, üst düzeydeki karakterleri eleştirirken kullandığı ironive mizahidil ile aslında müdürlerin diğer sıradan memurlara hangi gözle baktığını ortaya koyar.
“Görevimin soyluluğu olmasa oradabirgün bile duramazdım."
“Şu bizim memur takımı yok mu? Çapkınlıkta subaylardan geri kalmazlar.” gibi ifadeler sayesinde topluma yapılan eleştiriler daha ilk anlardan itibaren karakterin ağzından ironi ile okura aktarılmaktadır.
Poprişçin,hem bulunduğu konum dolayıyla hem de yaşam tarzı ve dış görünüşü ile sürekli ezilen taraftır. Daha doğrusu ‘üst’ kademelerin onu ezdiğinin farkındadır. Montunu tutmak için bir uşağı yoktur, üstündekiler eski ve yırtıktır. Hatta şube müdürünün deyimiyle bir ‘hiç’tir. İşte bu sebeple her açıdan ezilen bir karakter olanPoprişçin,kendisini de haliyle müdürün kızınaaşıkolmak için yeterli görmez. Ancak yine de onlar gibi şık bir takım giyse kırk tanesini cebinden çıkartacağına emindir. Lakin olanağı yoktur.
Karakter, köpeklerin konuştuklarını hatta mektuplaştıklarını görür ve yazı yazmanınolsaolsasoylu kişiler tarafından yapılabileceğini söyler. Ancak daha sonra köpekMeci’ninde hatasız yazdığını görünce bu yargısı kırılır.Zaten köpeklerin insanlardan daha zeki olduğunu önceden de düşünen sıradan memurumuz, onları tıpkı siyasetçilere benzetir.İnsanların çevirdiği dolapların hepsini görürler de ses çıkartmazlar. Bu yüzdenSofi’ninhakkındaki tüm bilgileriMeci’ninmektuplarından alabileceğine inanmıştır.Bu mektuplarda üst kesimin gündelik yaşamına dair eleştiriler devam ederken,Poprişçin’inbir köpek tarafından bile beğenilmeyecek görüntüdeolduğundanda bahsedilir.Çünkü mektupların sahibi köpekler bile toplumsal sınıf bakımından ondan üstündürler. O ise tıpkı torbaya sokulmuş bir kaplumbağa yahut dökülmüş saçları ile bir sokak süpürgesine benzer.
Hikayeninbir bölümündeironikdilden uzaklaşılırve yazar, düşüncelerini açıkaçıkkarakterin isyanı ile açığa vurur. Subay ile kendisinin farklı olmadığını, ikisinin de iki gözünün ve etten burunlarının olduğunu ancak neden subayın ondan daha çok itibar gördüğünü asla anlamaz. Neden başka bir şey değil de kalem efendisi olduğunu bilmek isterken,birden kralsız kalan İspanya sorunu onun delilik seviyesini yükseltir. Kendisini İspanya kralı VIII.Ferdinandilan eder.İşe gitmeyi keser ve sırf dış görünüşünün bir krala münasip olmadığını düşündüğü için kendisinebir pelerin diker. İşte şimdi hazırdır.Bunoktadan sonraAksentiİvanoviçhükümet tarafından işkencelere ve sürgüne ve ardından ölüme teslim edilir. Çünkü kendisi İspanya Kralı olduğunu iddia eden bir ‘hiç’tir.
Herkesin onu kıskandığını düşünmesi, kral olduktan sonra diğer insanlara tepeden bakması, kısacası aşağılıkkompleksionu deliliğe sürükler. Bu durum, yıllardır aynı şekilde davranılanPoprişçiniçin aslında öngörülebilen bir sondur. Çünkü birey, içinde bulunduğu toplumun sınıfsal katmanlarını ortadan kaldıramıyorsa kendini deli ilan ederekkendi kurallarını koyar.
Gogol’ün gözler önüne sermek istediği şey ise, toplum tarafından oluşturulanidealize gerçekler ile bireyin gerçeklerinin uyuşmadığıdır.Normların oluşturduğu sosyal ve ahlak dünya baskısı insanların ayrışmasına sebep olduğu gibi, bireyi yalnızlığa sürükleyen koca bir girdap haline de gelebilmektedir. Bu baskılara dayanamayan ‘sıradan’ bir kişi ise kendi var ettiği dünyaya inanır.İvanoviç’ingeçirdiği bu buhranlı süreç yılların, hatta toplumun yüzyıllardır süregelen kurallarının sonucudur.Sanatçının o dönemde böyle bir şeyi öngörmüş olması,bu denli başarılı birkarakter ile ortaya koyması ve konusuna uygun olarakironikve mizahi bir dil kullanması ise yapıtı başarıya ulaştıran en büyük etmenlerdendir.