Hayatı mı sorguluyorsun sevişmeyi mi?                                                   

Hayatla sevişmeyi, sürekli kadının darbe almasını ama o darbelerden zevk alacak kadar güçlü olmasını.                                                                                                                                        Sonra kendimi, beni doğuran kadının üzerimde bıraktığı tesiri düşünüyorum.

Bedenimin her zerresinde onun tonları ve benim onun sayesinde hayata bıraktığım izleri.

Ben bir adamım sonuçta, ne açıdan bakarsan bak kadın kadar darbe almadım,

onu anlayamadım.   

Ama ona iki dokunuş hakkım oldu, sevmek ve darbelemek.             

Tanrı vergisi bir bıçak var elimde,                                                                                                                     

onu sana sapladığımda güçleniyorsun, duygularının varlığını hatırlıyorsun.                                                                                                                                 Bense sadece birkaç saniye sorgulamalarımı susturuyorum.                                                                    

Ama ikimiz de güçsüzüz, ne o bıçağı elime sen verdin ne de ben onu buldum.            

Hepsi bu işte, bir kadın ve erkek aynı güçsüzlükte ama kadın ayrı yükselmekte,

bir yataktan ya da bu hayattan.                                                                                                                                       Bir kadın ve erkek arasında aynı dilsizlik.                                                                                                              

İki bedenle bir beden oluşumundaki büyü, ikimiz kadar farklı bir sözlük.                                         

Söyleyebilir misin o sözlüğün kelimelerini, neyin ne anlama gelebileceğini?                                               

Bu kadar gizli bir dil kurduk. Biraz senden, biraz benden.                                                                           

Fakat asla aynı tercüme değil, bilemezsin. Ben de o bilinmezliğin adamıyım.                

Ben bile bilmiyorum ki terli tenimin sana düşkünlüğünü.       

Biz eşitsek sen nasıl bu kadar tok, bense hep aç oluyorum?                      

Oysa her şey sendin. Elimi gezdirdiğim yerlerin benim için nimet.                                 

Sen dalga gibi içinde suyu hep bulunduran fakat hırçın.                                      

Belki de beni dürten delilik de bu. Sende çözünmek değil, seninle birleşmek için dalgalarla çırpınışım.

Ben küçük bir oğlan, sen ise koskoca bir kadın.                                          

Bizi birleştiren zıt duygular yapboz gibi paramparçayken bir gece sadece birkaç parçası bir aradaydı. Sen bütün ile bakarken ben bir parça duyguda esirdim.                              

Sen bir ömür yaşamış, ben ise beş dakika sevişmiştim.