Karanlık ve körpe gecenin saf çocuklarıydık.

Doğrulduk ve uzandık parlak yıldızların koynuna.

Zamansız uçan kuşların yolunda,

Kanadı kırık buruk heveslerimiz.

Boylu boyunca uzanıp heveslerle,

Koşar adımlarla burçların ucunda, 

Yalnız yapayalnız bir uyku olduk.


Cimri ve de hissiz bir çuvalın içinde, Güzele güzel olduğu için kanardık.

Irmağa bakan yüzümüz pervasız, 

Geceye bakan yüzümüz aşık.

Kırılgan ve cılız kalemin,

Şah damarından koptuk.


Uzak diyardan yakılan türkülere sarılan, saf korkak ve çekingen gençler olduk.

Her sokağın başında beklerdik.

Sevgiyle çalışır sevgisizlikle ölürdük.

Uzun saplı çiçekleri koklarken,

Üflediğimiz tohumlara râm olduk.

Ve topuklarımıza yürüyen karanlığın,

Tenhalarda bizi öldürenlerine izin verenlerdik.


Uçsuz bucaksız bir deniz olduk.

Boğduk ve boğulduk.

En çılgın nehirlere sızan çapkın sazanlar olduk.

Yeldik, tufan olduk. 

 biz, kırlangıç kuşlarıyla beraber kaçan küçük bitlerdik. 

Kimse bizi bilmezdi ve bilinmezdik.

Ama oradaydık, daima izlerdik,

Her bir şehirde boşanan sokakları,

Ve bakir bekleyen, ıssız akşamları.