güzel ama bir o kadar da dert dolu bir gece, saatin kaç olduğunu bilmiyorum. bildiğim tek şey, havayı kaplayan çam ağaçlarının kokusunun hoşuma gittiği. bazı evlerde kavga, bazılarında kahkaha sesleri, bazılarında ise ışıklar kapalı; rüyâ aleminde mutlu ya da huzursuz, rüyada olduğunun farkında bile olmadan dinleniyor. tıpkı gerçek sandığımız bu dünya âlemi gibi...

apartmandan birkaç genç balkona çıkmış, hava almak için mi? tek sebep bu olamaz çünkü yıldızlar çok güzel görünüyor, her ne kadar tek tük gözükseler de oranın güzelliklerle, mucizelerle dolu olduğunu bilmek bile insanı rahatlatıyor. tek dertleri Sema mı peki? hayır tabii ki. gönüllerindeki acıyı, sevdayı; kanlarındaki deliliği bir nebze de olsa hafifletme umududur onları orada tutan şey. hepsi birer yıldız tanesi, hepsi birer mucize, cevher aslında. herkesin olayı bambaşka... kimisi dayanamaz kafasındaki seslere; dökülür, şiir yazar. kimisi dua eder yıldızların sahibine çünkü bilir ki derdi veren ancak derman olabilir. kimisi tüttürür sigarasını çeker içine, çektikçe acı çeker, acı çektikçe hoşuna gider, bilir onun başka acılar verdiğini ama umursamaz çünkü zaten riski sever, acıyı sever fakat bazen katlanmak istemez, isyan edesi gelir, yap(a)maz, yapmak istemez, tüm bunların içinde elinden gelen tek şey balkonda sigarasını tüttürüp düşünce âlemine dalmaktır. bu kadar âdemin hepsini ortak bir yerde toplayan şey tektir lakin gökyüzünde huzur bulurlar mı? geçici bir süreliğine belki...

her âdem bir yıldız, her yıldız bir mucize, her mucize bir âlem; her âdem bir âlem...

peki ben tüm bu olayların neresindeyim? hiç. sadece annemin elime neden olduğunu bilmeden bir tespih tutuşturup söylediği zikri çekerken aklıma gelenleri dökme çabasındayım. güzel ama dert dolu bir gece. güzelleştiren dostlar sağ olsun, dert verene hamd olsun. vesselâm...