Erkeklerin asla kadınları anlayamayacağını düşünüyorum. Çocukluğumuzdan beri maruz kaldığımız sistematik tacizi sindirişimize hiçbiri şahit olmadı, hep 'normalleştirildi' bunlar. Siz hiç bir lisede kız öğrenci oldunuz mu? Hayır. Sizin için her şey şakadan ibaretti, öylesine gülüp geçtiğiniz bir şeydi. Bizim için hiç öyle olmadı.


Siz hiç on sekiz yaşında hayata atılmak zorunda kalan bir kadın oldunuz mu? Hâlâ çocuktum on sekizimde, ama sizin gözünüzde 'çıtır'dım, 'taze'ydim. Her şeyi hak gördünüz kendinizde. Aradan sadece üç yıl geçti ve artık görebiliyorum. Hiçbir erkeğin asla göremeyeceklerini.


Aylak aylak dolaşmaktan çok sıkıldım. Sıkıcı insanlar en bilge olanlarıdır belki de, sıkıcılıkta bile bir güzellik bulabiliyorlar demek ki. Küçüklüğümden beri farklı olmakla kafayı bozdum mu yoksa farklı olduğum için mi kafayı bozdum bilmiyorum.


Zihnim çok aktif, susmuyor sesler. Çare yazmak, bu seslere çeki düzen vermek. Bu sefer uyumak için yazıyorum. İşe yarar mı bilmiyorum.


Bu gece beni birçok şey endişelendiriyor. Kalbim endişeyle kan pompalıyor, bir yere yetişecekmiş gibi; beynim endişeyle çalışıyor, her şeyi bu gece çözecekmiş gibi.


Değiştiremeyeceğim neyi kabul edebilirim, diye bir soru gördüm saçma sapan bir psikoloji kitabında. Türkiye toplumunda kadın olduğumu ve güzel bir kadın olarak -sadece kadın olmak da yeterli- her zaman benliğimin dışında seksüelize edileceğimi kabul edebilirim. Bunların sorumlusu ben değilim, hiçbir zaman da olmadım. Kadın ve güzel olmaktan başka kimliklerimin de bulunduğunu ben biliyorum ve bu bana yetmeli.


Hayır, sokaktaki öylesine bir insanın pis sırıtışına İstanbul'daki bir yerde alışkın olmam gerek, neden bu tip şeylerden sürekli günlerce, aylarca rahatsızlık duyuyorum emin değilim. Bundan çok daha fazlası olduğumu neden kabul ettirmek zorunda hissediyorum kendimi emin değilim. İsteyen istediğini yapsın, beni hiç tanımayan biri gitsin hayalimle otuz bir çeksin, artık umursamamak zorundayım.


Akademiye aşık ve sanatçı bir kişiliğim olduğunu ya da rus edebiyatını hatim ettiğimi ve bunların kişiliğimi oluşturan ana unsurlar olduğunu kimseye ispatlamak zorunda değilim. Bir kadın olarak tek istediğimin dış görünüşüme iltifat olduğunu düşünecekler, düşünsünler. Harika bir vücudum olduğunu, çok güzel bir yüzüm olduğunu biliyorum, artık biliyorum. Sizden bunu duymak iltifat gibi gelmiyor artık. Yalnız olmadığımı da biliyorum.


Neden kadın olmak beni küçüklüğümden beri bu kadar korkutuyor aslında biliyorum. Memelerimin büyük olması neden benim için bu kadar büyük bir sorun ya da neden sokakta, toplu taşımada, halka açık herhangi bir yerde gözlerin üzerimde olması benim için neden bu kadar büyük bir sorun? Kadın olmak gerçekten utanılacak bir şey mi, saklanacak bir şey mi? Kadın olmak demek her zaman dayak yiyen taraf olmak, her zaman alttan almak ve her zaman erkeğin eril enerjisini tatmin etmek zorunda olmak mı demek? Değil, baksınlar, bakarlarsa baksınlar, tek yapabilecekleri bu. Alayı şerefsiz, alayı beş para etmez.


Benim de sesim var, benim de birçoğundan daha büyük bir beynim var, benim de kalbim var. Ben de sinirleneceğim çünkü sinirlendiğimde eşyaları da fırlatırım karşımdakinin yüzüne de tükürürüm, çünkü bunlar erkeklere özgü şeyler değil. Artık bu aptal dişil enerji olayının aşılması gerektiğine dair bir yazı bu. Ben de zekiyim, başarılıyım ve güçlüyüm, beni ben yapan kadın kimliğim değil yalnızca. Ve başarı erkeksi bir şey hiç değil.