bir kasım günü gelir aklıma

istisnasız

ne vakit duysam adını

perdeleri uçuşur evlerin pencerelerinden

ve rüzgarda kapı çarpmaları

yol boyunca uzanan kambur ağaçların

sokaklara veresiyedir yaprakları


oysa ben

ne vakit mahallenizden geçsem

bir ılıklık hissederim yanaklarımda

bir ıslaklık avuç içlerimde

ıslık çalarım durmadan

aklım bir karış havada

kuşlar gibi göçebe


tüm zamanlarda sevişmişizdir çünkü

tüm zamanlarını sevmişimdir senin

öfkeli,

pis,

dağınık

kızgın,

ağlak,

ve hain zamanlarını

fakat bir şey var farkında olmadığım

silik bir rüya belki

yahut

yarım kalmış bir anı

ne vakit duysam adını

bir kasım günü gelir aklıma

istisnasız

bir kadın sesi kafa tasımda

ermeni radyosunda bir tambur tınısı

bacaklarında ipeklilerin

kırlentte bir saç tokası

güneşe uzanmış kediler gibi

göğsün,

sırtın,

ve koltuk altın


ne yaptığın gelmez aklıma misal

ya da daha önce ne yaptıkların 

sonra ilk tanıştığımız gün

kim bilir nerede,

nasıl,

ne zamandı

sadece

bir kasım günü gelir aklıma

istisnasız

ne vakit duysam adını