Okuduğum kitaplara göz attığımda kelimeler eskiye kıyasla bu kadar gerçekçi, derin ve yoğun değildi. Tabii o zamanlar kelimelerin bu büyülü gücünü anlayacak kadar yaralanmamıştım veya çocukluğumun en sevdiğim vurdumduymaz özelliği sebep olmuştu buna, bir çocuğun gözünde hayat bir oyundan, yapbozdan ibaretti herhangi bir can sıkıcı düşünce en fazla yarım saat yer edebiliyordu... Zamanla kaybolan yapboz parçalarını aramakla geçirilen bu zamanda insanlara iç dünyanı kapatıp sokakların yaşayan tek sakini olduğunda anlıyorsun ki bu arayışın aslında bir kayboluştan ibaret olduğunu...