Üçün ardı sıra bakar, şaşar gözlerin var. Bu edebi makamların üstünde gezinen tonlarca kelime var. Ilık esen rüzgar çevrelemiş sancağımı, başımdan ötelere uzanan bakışlarım var benim. Ama sandık sandık biriktirdiğim tonlarca ağırlıktaki kelimeler anlatamaz da sandığı yakarsam, üstünden kalkan duman anlatır gibi sebeplerimi. Ilık rüzgarla bütünleştiğim kelimeler sarar sancağımı bu kez. Ilık rüzgar katılaşır, sıcaklığı hissedilir olur. Derin bir anlam karmaşasının içinden sürüklenir anlatmaya çalıştıklarım alevlerle dumanın ayrıldığı yerden. Şaşar, bakar bakışların benim bakışlarımın üzerinde gezinir, ruhundan birkaç zerre raks etmeye başlar. Ardından derin bir tartışma yaşanır bakışlarımızda. Mimiklerin korkunç, öfke ve şaşkınlık dolu kalbin parıltılı ama yükseklere vurmaya çalışır kendini, vücuduna daha hızlı gönderir kanını ve bu kan vücudunda daha hızlı süzülür. Sürtünmesi daha soft ama daha yakıcıdır damarlarında. Vücudun ısınır, göz bebeklerinin çevresi hisseder bunu en çok. Sandıklarımda; yanan ateşin dumanı, onca kelimenin ağırlığı birleşir. En tatlı ve büyülü kelimelerin dumanı burun deliklerinden dolar ciğerlerine. Kanına karışır ruhumuzun kavgası, cevapları yüreğinde hissedersin.


Derken aniden başlayan, bir şimşeğin sesiyle her yeri beyaza boyayan, ilahi bir ışık gibi gözlerimizi ve o anki tüm duygularımızı durduran, bu savaşa son veren bir damla su gelir alnıma; gözlerim kapalıyken, yüzümü çevirdiğim gökyüzünden. Sonra arkadaşlarının sesi duyulur. Artık çok fazlalar. Gözlerimin daha önceden gördüğü derin gökyüzünden bir deniz boşalıyor aşağıya. Ateşimle savaşan sulara boyun eğiyor sandıklarımdan çıkan kara dumanlar. Sönüyor haykırışlarım ve gözlerimdeki şaşkın bakışlar, senin ruhunun ferahlayışı ve şaşkınlığıyla mücadele ederken, kendime sığınacak yerleri aradığı için savaşını kaybediyor. Artık icra ettiğim haykırış bastırıldı.


Yağmurun, senin için mübrem bir zamanı varmış demektir bu. Fakat benim anlatmaya çalıştıklarım ne olacak? Bu çabam eminim daha güzel anlatmıştır. Sen sakinlemişsindir artık. Bakışların, kan basıncın ve vücut ısın normal seyrine indirmiştir kendini. Artık normal bir iletişim kurmak için seslenirsin adımı. Kulaklarımdan geçen bu titreşimlere, gözlerimi kapatıp, derin bir nefes alıp duraksamış ve yutkunmamla birlikte ciğerlerimdeki havayı dışarı atıp gözlerimi açmışımdır. Kendinden emin bir ses tonu gırtlağımı doldurup, dilimin hangi hareketleri yapacağını söyleyen beynime, bu titreşimin ahengi için sinyallerini yollar. Suratımdaki donukluk, çok küçük bir gülümsemeye dönüşmesi için dudağımın kenarlarındaki kasları harekete geçirir.

Ve bu benim kalan son enerjimdir. Çekip gitmeye ramak kalamdır. Beynime gelen tüm elektrik aksamını kapatır ve orada olan biten her şeyi...