Bilmek istiyorum, bu derenin sonu nerededir?
Ve yine bilmek istiyorum. "Hayat gerçekten bir avuç yerde durmadan dönüp durmak, sonra da yaşlanarak ölüp gitmek mi? Yoksa bu dünyada başka yaşamak da mümkün mü?"

Özgürlüğü arayan bir balığı konu alarak masalların alışılagelmişliğine, toplumun kalıp yargılarına, körlüğe, dünyayı yaşadığı yerden ibaret görenlere karşı çıkan yazar Samed Behrengi kurgusuyla bir sesiz çığlık atmış geleceğe.
"Elbette, bir gün ölümle karşılaşırsam -ki karşılaşacağım- önemli değil, önemli olan şu ki benim yaşamım veya ölümüm başkalarının yaşamını nasıl etkileyecek?"
Küçük Kara Balık, bilsin ki yüreklerine dokunduğu başkaları için güç olmaya devam ediyor.

Eser kısa soluklu, oldukça akıcı ve sürükleyici... Okuyucunun merak duygusunu metin boyunca canlı tutuyor.
Annesinin deyimiyle sevgili çocuğunu yoldan çıkaranlar olmuş. Çocuğu merak etmeye, sorgulamaya, hayal kurmaya başlamış. Kurdukça büyümüş, büyüdükçe daha çok kurmuş. Sonunda ne kendi sığabilmiş bu yere ne de hayalleri…
Hayallerini, meraklarını alıp gitme zamanı gelmiş. Annesi bir yandan komşuları diğer yandan balığın bu hâllerinin sorumlusunu bulmaya, onu kararından vazgeçirmeye çalışmışlar. Herkesin söyleyecek pek çok sözü varmış.
Dünya diye çizdikleri sınır zihinlerini öyle küçültmüş ki ne gözleri uçsuz bucaksızlığı görüyor ne de kulakları özgürlüğün sesini duyuyormuş.
O ise büyük denizleri merak ediyormuş. Önünde coşkulu bir yaşam varmış.
...
"Uzak yollardan bir Küçük Kara Balık gelmiş, ırmağın sonunu bulmaya gidiyormuş."
Yol kuşkusuz zor olacak ancak korkuları düşünerek varılacak tek yer karanlıktır. Gereğinden fazla düşünmek yalnız bir ayak bağıdır. Aydınlık isteyenler bilir ki yolda her su kolay akıp gitmeyecek, karşılaşılan her zorluk sonucun değerini, hazzını besleyecek. Bazen yenecek, bazen yenilecek, her ne olursa olsun yoldan dönmediği sürece aslında sadece yenecek.

Siyah bir kayanın ardında, yosunların altında uyuyan, bir defa da olsa evine ay ışığının aydınlığı vurmamış bir balığın dolunayla buluşması... Aştığı en özel sınırlardan biri. Dolunay'la biraz söyleştiler, onun da okuyucuya bir iletisi vardı:
"Balıkçığım doğrusunu istersen benim kendime ait bir ışığım yok. Beni güneş aydınlatır, ben de onu yeryüzüne yansıtırım. Sahi, sen hiç duydun mu? İnsanlar uçup gelip benim üzerime konmak istiyorlarmış."
"Bu imkansız!"
"Bu zor bir iştir ama insanlar istedikleri her şeyi..."
...
Kitap yetişkinlere:
"Yaşıyor muyuz, yoksa tükeniyor mu?"
"Yaşamak, var olmaktan çok daha fazlası…"
vb. sorgulamalar yaptırırken çocuklara ise yaşama karşı mücadele etmenin, özgür ve eleştirel düşünmenin, sınırları aşmanın, merak etmenin önemini duyumsatıyor.

Çocuklar! Dereyi aşıp okyanusa karışmak, hayallerinizin peşinden koşmak isterseniz eğer bu kolay olmayacak. Yolda karşılaşacağınız zorluklar gücünüze güç katacak. Unutmayın ki Küçük Kara Balık hep yanınızda olacak.
Yaşlanınca ömürlerini boşa geçirdiklerini söyleyip sızlanan balıklardan olmak istemiyorsanız Küçük Kara Balık'a kulak verin. Hayallerinize sıkı sıkı tutunun.