Size bir sorum olacak. Kitap okumak mı yoksa o kitabın diziye, filme dönüştürülmüş halini izlemek mi? Hangisini tercih edersiniz? Siz bu sorumun cevabını düşünmeye başlarken ben de sizlere konuyu açıklamaya başlayayım.

Bu zamana kadar birçok eser dizi/film haline getirildi. Yaprak Dökümü, Aşk-ı Memnu, Fatih Harbiye, Dudaktan Kalbe, Çalıkuşu, Hanımın Çiftliği... Bunlar şimdilik aklımıza gelenler. Kaldı ki bu diziler ekrana geldiği yıllarda reyting rekorları kırıp izleyiciyi ekrana kilitlemeyi başarmış yapımlardı. Ne kadar da güzel bir durum bu değil mi? Önceden bu eserleri okumuş insanlar olaylara çok yakından hakimken şimdi ise bu yapımlar sayesinde tüm herkes bilgi sahibi oldu. Herkes olaylara hakim rahat rahat konuşur oldu. Üstelik, "Okumaya gerek yok dizisi var onu izlerim." diyen bir kitle oluşmaya başladı. Hangisi rahatsa onu seçiyorlar, kitabı okuyup kendilerini yormuyorlar. Televizyonu açıyorsun okumaya bile tenezzül etmeğin kitabın karakterleri canlı olarak karşında duruyor. Nasıl olduklarını gördüğün için onları hayalinde canlandırmana da gerek yok, replikleri onlar okudukları için gözlerin de yorulmayacak üstelik. En güzel tarafı da zamandan tasarruf edeceksin. Evet, evet zamandan tasarruf. Hem diziyi izleyip hem de işlerini de halledebilirsin. Oh bee, ne büyük konfor böyle. Dizini izlerken kahveni de alır bu rahatlık varken zoru seçen (kitabını okumayı tercih eden) kerizlerle de dalganı geçer, keyif alırsın. Sizi böyle keyifli halinizle bir kenara bırakıp diğer insanlara bir bakalım. Yani tabiri caizse zoru seçenlere...

Onlar öncelikle o esere soyut ve somut olarak dokunuyor olacak. Kitabın kapağını açıp önce hissedecekler, kitabın kokusunu içlerine çekip başlayacaklar okumaya. Okumaya başladıkları zaman bir tercih yapmış olacaklar. Olaylara sizin gibi yönetmenin veya senaristin bakış açısından değil kendi dünyalarından bakacaklar. Sizin canlı olarak gördüğünüz bir karakteri, her bir insan kafasında kendinden de bir şeyler katarak canlandıracak ve bu sayede onlarla bir bağ kurmuş olacaklar. Mekanları kendileri tasarlayarak bir nevi kendi zevklerini de keşfedecekler. Hayal kurmayı öğrenecekler. En önemlisi de başka bir dünyaya kapı açılacak onlar için. O kapı açıldığı zaman kitapla bütünleşmiş olacaklar. Olayları, okuyucu aktarılmak istenen duyguları onlarla birlikte yaşıyor olacaklar. Kitap okurken gülen, hatta kahkaha bile atan, ağlayan veyahut konuşan biri görürseniz çok fazla ses çıkartmayın derim çünkü kendisi o an orada değil başka bir dünyadadır. Öyle güzel bir duygudur ki bunun tadını başka bir yerde alamazsınız.

Ve şunu da eklemek isterim ki, bir kitap film olduğu zaman hikayenin büyük bir kısmı yok olur. Dizi, film, kitap bittiği zaman ise herkes aynı şeyi mi öğrenmiş olacak? Bunun cevabını size bakıyorum.

İyi okumalar/İyi seyirler.