Müzik bir duygu işidir. Kimi zaman kırgındır, kimi zaman öfkelidir, kimi zaman protesttir ve hatta kimi zaman politiktir ama netice itibarıyla bir çeşit birikimden veya karmaşadan beslenmek zorundadır. Mesela tür fark etmeksizin bütün şarkıların bir derdi vardır hayatla. Bazıları bunu daha basit yollarla anlatmayı tercih ederken bazıları da dinleyiciyi bir labirentin ortasında tek başına bırakarak anlaşılmayı bekler.


Sanatı bir hobi değil de bir yaşam tarzı, bir can suyu olarak kabul eden sanatçıların eserlerine dikkat edersek eğer oralarda dile getirilen meselelerin çok daha sağlam birer arka planı olduğunu görebiliriz. Bu noktada gösterilmek istenen ile hissettirilmek istenen şey arasında çeşitli farklılıklar bulunabilir. Nitekim basit bir tonlamayla okuyup geçtiğimiz sıradan bir cümlenin satır aralarına indiğimizde bile aslında pek çok ağır eleştiriyle karşılaşmamız mümkündür.


Şairane kişiliği ile tanıdığımız Aysel Gürel de derdi olan şarkılar yazarak dimağlarda sarsılmaz bir yer edinmeyi başaran usta sanatçılardan birisidir. İnsanların katı değer yargılarını, ahlak ölçülerini ve toplumun kadına bakış açısını dert edinir kendine. Ölüm döşeğinde dahi kalemini elinden bırakmayan bu çılgın kadın hemen hemen her eserinde farklı bir duygu patlaması yaşatmaktan geri durmaz. Yazdığı şarkılara örnek verecek olursak eğer Sertab Erener’den dinlediğimiz; Aşk, Vur Yüreğim, Yanarım ve Sezen Aksu’dan dinlediğimiz; Sen Ağlama, Git, Firuze gibi döneminde ses getirip hit olmuş bestelerini sayabiliriz. Her birinin arkasında belirli bir yaşanmışlığa dayanan enteresan hikâyeler olsa da biz bu içeriğimizde Firuze’ye değinmek istiyoruz.


Şarkı ilk olarak seksenli yılların başında duayen Atilla Özdemiroğlu’nun eşsiz aranjesiyle sağlamlaştırdığı o efsanevi müziğiyle ortaya çıkar. Besteyi herkesten önce Emel Sayın’a dinletir Atilla Özdemiroğlu ve ünlü şarkıcı tarafından eserinin oldukça beğenildiğini görür. Fakat aradan aylar geçmesine rağmen Emel Sayın’dan herhangi bir haber alamaz. Atilla Özdemiroğlu bu sefer Sezen Aksu’nun kapısını çalar ancak onun da müzik üzerine yazdığı sözleri bir türlü beğenmez. Kara kara düşünmeye başlayıp işin içinden çıkamadığı sırada ise meseleyi Müjde Ar ile paylaşarak onunla fikir alışverişi yapmaya karar verir.


Müjde Ar şarkıya bayılır ve aşırı beğendiği bu tınının boşa gitmesini istemediği için annesi Aysel Gürel’in hâlihazırda “Firuze” isimli bir şiiri olduğundan bahseder. Şiir bizzat o dönemlerde güzelliği ile nam salan Müjde Ar’a yazılmıştır. Burada kızının bir gün güzelliğinin bedelini ödemesi gerekeceğini söyler Aysel Gürel ama aslında bu cümleyle birlikte tutucu toplumların kadınları konumlandırdığı kalıpları hicvetmeyi amaçlar. Müjde Ar duru bir su gibidir, bazen volkan gibidir fakat hızlı büyümek ister. Bu noktada da Aysel Gürel “Acelen ne bekle Firuze,” deyip büyümenin o kadar da matah bir şey olmadığını anlatmaya çalışır.


Firuze şiirini okuyan Atilla Özdemiroğlu bu kinayeli sözleri kendi müziğine çok yakıştırır. Hemen Sezen Aksu ile Aysel Gürel’i bir araya getirir ve ikilinin birkaç gün içerisinde bir iki düzenleme yaparak ortaya çıkarttığı muazzam yapıta hayran kalır. Akabinde takvimler 1982’yi gösterirken Sezen Aksu beşinci stüdyo albümünü “Firuze” ismiyle yayınlar. Piyasada adeta bomba etkisi yaratan parça özellikle Emel Sayın için çok büyük bir kayıp olacaktır. Atilla Özdemiroğlu’na gidip “Aşk olsun, besteyi yine Sezen’e verdin,” diye serzenişte bulunurken; “Hayır, besteyi ilk olarak sana verdim,” cevabıyla şok olur Emel Sayın ve şu tuhaf soruyu sorar: “Aaa, o beste bu muydu?”


Aysel Gürel 2008’de vefat etmiştir. Bu şarkıyı kime yazdığını ondan duyamasak da 2013’te CNN Türk’te yayınlanan 5N1K programına bağlanan Müjde Ar, Firuze’nin kendisine yazıldığını bizzat açıklamış ve kardeşi Mehtap Ar da bu açıklamayı doğrulamıştır.

 

 

"Bir gün dönüp bakınca düşler

İçmiş olursa yudum yudum yudum yıllarını

Ağla, ağla Firuze ağla

Anlat bir zaman ne dayanılmaz güzellikte olduğunu


Kıskanır rengini baharda yeşiller

Sevda büyüsü gibisin sen Firuze

Sen nazlı bir çiçek, bir orman kuytusu

Üzüm buğusu gibisin sen Firuze


Duru bir su gibi, bazen volkan gibi

Bazen bir deli rüzgâr gibi

Gözlerinde telaş, yıllar sence yavaş

Acelen ne bekle Firuze


Acılı bir bakış yerleşirse eğer

Kirpiğinin ucundan gözbebeğine

Her şeyin bedeli var, güzelliğinin de

Bir gün gelir ödenir, öde Firuze"




Kaynak: 1