bir şehre veda vakti yaklaşırken
bu veda bir şehre elbet çok yakışırdı
hiç görmediğim bir sokağın kaldırım taşında
adımın yazdığını dün gibi biliyorum
nereden diyeceksiniz
kim bilir
bütün vedalar şöyledir böyledir diyemem ama
bütün vedalar yalnızca vedadır diyebilirim
şöyle böyle
gitmek istemedikçe kalacaktır şehir
şiir sürmeli sürecek
bütün yorgunluklarını sağıp heybeme doldurdum
heybem yoruldu nitekim
ben kimdir sorusu kimin kısmetinde saplıdır
ve her saplı olan çekip çıkarılmaya maruz kalmalı mı
çekmeden bilemezsin
çıkıp çıkmayacağını, girip çıkmayacağını
çıkıp girmeyeceğini, girip girmeyeceğini
bir kapıdan çıkıp çıkıp
hep aynı kapının sapında kulbum
kapının kulbu sapımda
sapı kapında kulunun
ve bu bahiste kulbu hakkında
söylemeye değer sözlerim olan bu kapı
hep aynı yerinden açıldı
"benim de bu cihandan gidişim"
kayda değer bir vaka olarak anılmayacak kayıtlarda
kayıtlarda yer verilmemiş vedaların
bir nefeslik hatırı olur olsa olsa
kaldırımlar imzasız izmaritlerle dolu
isimsiz tütünlerden muzdarip dudakların
son bir öpüş borcu olmaksızın kapattıkları sayfaları
kaldırımlara ekip bulanık geceler yetiştirmek üzere
bir yola baş koyup
yağmurlu sokakları kadife kaplamak hülyasıyla
kirli ve ütüsüz çarşafları serip ucuz yataklara
uyku diye uyulan gecelerin kayıtsız ve kimliksiz hatırasıyla
bu şehire veda ediyorum
ve bu veda bundan böyle
bütün şehirlere veda etmeye veda etmek anlamını taşıyacaktır
taşıyabilirse