Tutacakları kopmuş incir dolu bir sepet

Yitik sabahın serin ağırlığında


Bırakılmaklardan değil 

Tutulmamış ellerden

Taşınamayan bi’ adam -incir dolu-

Geride kalan..

Geriye..


Kavalı kırık yorgun ulak

Varamayan o müjde


Yine bendedir

Gezici sirkteki bir aslanın mahcubiyeti

Her şehrin agorasında yinelenen

Düşürülmüş bir kavmin 

Tam ortasında

Yine..


Bir kalem ve bir yürek

kaybederdi boyuna karşılıklı..


Ne vakit dursa kokun huzurda

Dikenler ve müsvedde ellerim

Siyâhtan gece

Ebrârlara teşne..


Kandırılamam taşınabilmenin ihtimali,

Kaldırılamam bu bozuk düzlem

Bu yoz bu hoyratlar düzeni..


Yok yüzün, yanım..

Yok yüzüm, yarın..


Dönüş yolunu bulamasam da gece

Şiirim hep sana aşık kaldı

Ayrılık kazanmış olmasak da

Bir sayrılık kaybettik

-bu da kârdır.-


Hep bi’ arayıp bulamamaklar 

oturur içimin en köşesine

Şubat ayazı, ağustos sıcağı..


Sen bilmezsin

Veda şiirlerinin

Şaire bağışladığı bir deli cesareti vardır.






Mirza Şâmil.

Aralık’23




.