gizem anahtarı


gelişmek ne kadar dayanıklı. direnç dolu ısrar. sulu sulu seçeneksizlik. yumuşacık. geri dönüyorum oraya ağaç kova kova

sözcük bir, bir imge arıyor boş yürüyorum tarlamı hiç sürülmemiş

boş dönüyorum geriye hep eğimleniyorum

geri bana dönmüyor hiç gözlerim ıslanmıyor



evrensel fener


ben rusça diyorum herkesin memeleri gelgitli okşanırken

yeldeğirmenlerine yüzümüz

kamışlara

olmayan göllere artık

konuşacak şeyler arıyor

ayak ayak ayak

yarılmış ayak, tırnağı içine büyüyen ayak, podoloğu üzgün ayak

irice konuşur da

neden hiç mutluluk demez

cümle içinde

saklanır

anlam

kabuğunu

kaldırır

su

götürür

bulduğunu

ben tam zamanında kelleşirim



dünyanın ışığı


erincime dadanan varlık

ellerimle besledim onu

şimdi kolumu istiyor

gireyim diye tümden

her şey tümden bozulmamışken

bozulmuş ama kokmuyorken

ısrarla yutulacağım



evrensel ışık


kimse tutmuyor gireyim, gireyim

de çıkmayayım köpoğlu

tüneller kadınlar denizler kötü yollar

e             a            e            a

gireyim sokulayım soğukçana

incecik parmaklarım sallansın kenarda

endişelenme canım ölü doğayım

müthiş olurum bak fıstık gibi bal dök göm

kimseyi bağışlamak zorunda kalmam hem

çok susmak hem

susmaktan acınası bir yokluk yaratmak

minicik hem

kapladığım

toprak. ne

güzel

savunur

özünü

ve kalmaz

benden

geriye

azgın bir iç



mutlak ışık. ölüm.


girdim benim güzel süratlim

en şeffafım

bacaklarıma ne olacak?