koynumda bir bulut yüzdürdüm bugün

ipekten mi dikenli bir tel mi bilmiyorum bu boynumda salınan

umurumda değil zaten konut fiyatları

vergi zammı, asgari ücret, primler falan gözümde yok

yumunca gözlerimi birtakım şirinlere görüyorum sadece

kursakta leblebi şekerleri şıngırdıyor ağlarken

senelerce başarısız kılınacağım bir sınav bu

tüyü karanlıktan ayıklar gibi

ellerin duruyor mu hala alnımdalar sanki


genç adama sayısız erik ağacı sundular

birkaç sihir

ölümsüzlük

güzel kaş falan

musa’ya asa

turgut’a şiir 

babama ölüm falan

bana bir gömlek dikmişler daracık

ötesi huzursuzluk, ötesi keder, bok püsür

bana bir duman örüvermişler öteden

ipekten mi dikenli tel mi bilmiyorum

bir yanı yüzünün iki yanı bir yanı yokluk


karşı kıyıya varmam gerek ve kurtarmam aklımı kendimden

görmem gerek erzincan’ı ve yanılgımı aynada

daha geniş bir gömlek edinmem ve sana ulaşmam gerek

ah kopuverse yanağımın bir yanı

avuçlarından kilolarca öpünce


yıldızlarım sende kalmasa ben de görebilirim yolları

karanlığı tam ortasından bükmesen

ayı yarmasan ikiye görebilirim ben de yüzünü

dedim ya ben de korkmuştum bir zamanlar ölümden

saçlarında bir rüzgar durmuştu

birikmişti dudaklarında bir kızıl lav

“gençtim, olur olmaz huylanışını sevdim en çok” *


bana bakıyorsun

şu an ölsem

boynuma yüreğini taktım bugün

bir şeye yetişmek ister gibi

zaman ölmüş gibi

çarmıha isa’yı gerer gibi

sen gidiyorsun ve bir kor düşüyor gönlüme güze benzer

gelmez sabahı gelmez geceler gibi

adem'den beri süslenir durur sevdam

yarayla alay etmiştim ben de

yaralanmadan evvel


*(Kurtuluş, Akif, Ay Gömülür)